Balıkesir

eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
eğitim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1898 Balıkesir Depremi ve Zağnos Paşa Camii’nin Yıkılışı

Balıkesir tarihinin en yıkıcı doğal afetlerinden biri olan 1898 depremi, şehri derinden sarsmış, çok sayıda yapının yerle bir olmasına neden olmuştur. Bu büyük felaketin en dikkat çeken kayıplarından biri ise, şehrin en önemli tarihi ve dini simgelerinden biri olan Zağnos Paşa Camii’dir.

Fatih Sultan Mehmed’in vezirlerinden Zağnos Mehmed Paşa tarafından 15. yüzyılda inşa ettirilen bu cami, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda Balıkesir’in kalbinde yükselen bir kültür ve tarih anıtıydı. Geniş avlusu, anıtsal kubbesi ve klasik Osmanlı mimarisini yansıtan detaylarıyla hem halkın hem de seyyahların hayranlıkla baktığı bir eserdi.

Ancak 1898 yılında meydana gelen şiddetli deprem, kentin birçok yapısıyla birlikte Zağnos Paşa Camii’ni de ağır şekilde etkiledi. Ana kubbe çöktü, duvarlarda büyük çatlaklar oluştu ve minare yıkıldı. O dönemin kayıtlarına göre, caminin büyük kısmı kullanılamaz hale geldi ve uzun yıllar ibadete kapalı kaldı.

Bu yıkım, Balıkesir halkı için hem manevi hem de kültürel bir kayıptı. Cami sadece taş ve tuğladan ibaret değildi; Balıkesirliler için geçmişle kurdukları bağın somut bir temsilcisiydi. Deprem sonrası caminin yeniden inşası ve restorasyonu uzun zaman almış, çeşitli dönemlerde onarımlarla bugünkü haline kavuşturulmuştur.

Zağnos Paşa Camii’nin 1898’deki yıkımı, Balıkesir’in geçmişinde derin izler bırakmıştır. Bugün cami ayaktadır, ancak yaşadığı bu büyük sarsıntı, hem tarihsel belgelerde hem de halkın hafızasında yerini korumaktadır. Bu olay, geçmişten günümüze yapıların korunması ve afetlere karşı dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini hatırlatan önemli bir örnek olarak değerlendirilmektedir.





Yapay Zeka Sözlüğü: Eğitimciler ve Öğrenciler İçin Temel Kavramlar

 

YAPAY ZEKA SÖZLÜĞÜ: YENİ DÜNYAYI ANLAMANIN ANAHTARI

Teknolojinin hızla ilerlediği bu çağda, yapay zekâ yalnızca bir yazılım terimi değil, aynı zamanda günlük yaşamımızın ve iş dünyasının vazgeçilmez bir parçası haline geldi. Ancak bu yeni dünyanın dili çoğu zaman karmaşık ve yabancı gelebiliyor. Peki, “LLM”, “prompt”, “agent” ya da “fine-tuning” gibi kavramlarla ne kadar iç içeyiz?

Bu sözlük, tam da bu karmaşayı ortadan kaldırmak için hazırlandı.

Yapay Zekâ Sözlüğü, alanla yeni tanışanlar için sade bir rehber niteliği taşıyor. Her terim yalnızca tek cümlede tanımlandı. Böylece öğrenciler, eğitimciler, teknolojiyle çalışan profesyoneller veya meraklılar; bu alanda kendini geliştirmek isteyen herkes için kolayca okunabilir, anlaşılır ve pratik bir kaynak ortaya çıktı.

Sözlükte "Agent" gibi temel kavramlardan, "Prompt Engineering" gibi daha güncel ve uygulamalı tekniklere kadar birçok terim yer alıyor. Veri mahremiyeti, etik, nöral ağlar ve transformer mimarisi gibi kritik başlıklar da sözlüğe dâhil edildi.

Yapay zekâ artık yalnızca yazılımcıların değil; eğitimcilerin, sanatçıların, içerik üreticilerin, öğrencilerin ve karar vericilerin de gündeminde. Bu nedenle bu sözlük, sadece teknik bilgi değil, aynı zamanda bir dijital okuryazarlık aracı olarak da değerlendirilebilir.

Yeni dünya, yeni kavramlarıyla geliyor. Siz de bu sözlük sayesinde geleceğin diline daha yakın olacaksınız.



İklim Değişikliği Farkındalık Okulu: Sürdürülebilir Gelecek İçin Eğitim ve Eylem

İklim Okulu, iklim değişikliği farkındalığı ve sürdürülebilirlik alanında eğitim ve projeler geliştiren, çevresel farkındalığı artırmayı hedefleyen bir platformdur. Bilge Nesil Enstitüsü ve Yeşil Orman Okulu uzmanları tarafından desteklenen İklim Okulu, çalışanları iklim dostu bir geleceğe hazırlamak amacıyla bilgi, motivasyon ve araçlar sunar. Bu eğitim programı, şirketler, kamu kurumları ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak, iklim değişikliği ve sürdürülebilir kalkınma alanlarında kalıcı çözümler üretmeyi amaçlar.

İklim Okulu'nun Çalışma Alanları

İklim Okulu, çeşitli sektörlerde sürdürülebilirlik çözümleri geliştirmek için geniş bir yelpazede hizmet sunmaktadır. Döngüsel ekonomi, sıfır atık, yeşil binalar, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji kaynakları gibi kritik alanlarda eğitimler ve danışmanlıklar sağlamaktadır. Ayrıca, European Green Deal ve COP21 Paris İklim Anlaşması gibi global inisiyatiflerle uyumlu projeler geliştirir. İklim değişikliği savunuculuğu, iklim göçü, iklim adaleti ve net sıfır karbon hedeflerine yönelik stratejiler oluşturur.

Eğitim ve Proje Desteği

İklim Okulu, yerel yönetimlere SECAP (Sürdürülebilir Enerji ve İklim Eylem Planı) hazırlama, işletmelere enerji verimliliği danışmanlığı ve karbon ayak izi hesaplama gibi hizmetler sunar. Ayrıca, Avrupa Birliği projeleri ve yerel iş birlikleri aracılığıyla iklim ve çevre konularında eğitimler düzenler. Sertifikalı İklim Değişikliği Uzmanlığı eğitimi ile kurumların bu alandaki bilgi seviyelerini yükseltir.

Birlikte Çalışmak, Projeler Geliştirmek

İklim Okulu, kurumlar, işletmeler ve sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak projeler geliştirmek isteyen tüm paydaşları davet eder. Eğer sürdürülebilirlik hedeflerinize ulaşmak, çevresel etkilerinizi azaltmak ve geleceğin liderlerini yetiştirmek istiyorsanız, İklim Okulu ile birlikte çalışabilirsiniz. Projeler geliştirme ve eğitim desteği konusunda daha fazla bilgi almak için bizimle iletişime geçebilirsiniz.

Siz de İklim Okulu’na katılarak, iklim değişikliği ile mücadelede aktif rol alabilir ve sürdürülebilir bir geleceğe katkıda bulunabilirsiniz.




Konu etiketleri:
İklim, Okul, Sürdürülebilirlik, Yeşil, Enerji, Sıfır, Atık, Döngüsel, Ekonomi, Enerji, Verimliliği, İklim, Değişikliği, Yeşil, Binalar, Karbon, Ayakİzi, Mavi, Ekonomi, İklim, Savunuculuğu, COP21, Green, Deal, Net, Sıfır, Karbon, İklim, Krizi, Karbon, Ticareti, İklim, Adaleti, İklim, Eğitimi, İklim, Farkındalığı, Yeşil, Girişimcilik

Karikatürist Süleyman Çetin Çevre Bilinci İçin Konuştu, Çizdi ve Anlattı

  ​İklim Okulu, iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında toplumu bilinçlendirmek amacıyla çeşitli atölye ve etkinlikler düzenlemektedir. Bu etkinlikler kapsamında uzmanlar, farklı platformlarda bilgi ve deneyimlerini paylaşarak farkındalık yaratmayı hedeflemektedir.

Radyo Programları:

  • Meteorolojinin Sesi Radyosu: Her hafta Çarşamba ve Perşembe günleri yayınlanan "Bir Konu Bir Konuk" programında, İklim Okulu uzmanlarından Süleyman Çetin, iklim değişikliği zirveleri, iklim adaleti, uyum ve dayanıklılık, yeşil ve döngüsel ekonomi gibi konuları ele almıştır.

  • TRT Ankara Radyosu: "Gün Ortası" programında, Orman Yüksek Mühendisi Mustafa Çetin ve Çevre Yüksek Mühendisi Süleyman Çetin, "Daha Yeşil Bir Dünya için Genç Gel Platformu"nun amaçlarını ve gerçekleştirdikleri çalışmaları dinleyicilerle paylaşmıştır.

  • TRT Radyo 1: Sinem Ünlü ve Mutlu Füsun Küçük'ün hazırladığı, Giray Çavdar'ın sunduğu "Ailece" programında, Süleyman Çetin çocukların çevre hakkı, eko-anksiyete ve Yeşil Orman Okulu kapsamında sürdürülebilir kalkınma çalışmaları hakkında bilgi vermiştir.

  • TRT Radyo 1: Hilal Aksungur'un hazırladığı, Ebru Erkekli'nin sunduğu "Günebakan" programında, Süleyman Çetin İklim Okulu'nun çalışmaları, sera gazı ve karbon ayak izi hesaplaması, atık yönetimi ve yeşil mutabakat kapsamında stratejik planların hazırlanması konularını aktarmıştır.

Uluslararası Etkinlikler:

  • 6. Akdeniz Orman Haftası: Lübnan'ın Beyrut kentinde düzenlenen etkinlikte, İklim Aktivisti ve Çevre Karikatüristi Süleyman Çetin, "Environmental Awareness Cartoon & Caricature Exhibition" adlı 5 günlük bir karikatür sergisi düzenlemiştir.

Dijital Platformlar:

  • Genç Hikayeler Programı: Tuçe Koç'un hazırlayıp sunduğu bu programda, Süleyman Çetin sürdürülebilir kalkınma amaçları, sürdürülebilirlik ve yeşil mutabakat çalışmalarına finansman sağlanması konularında bilgi vermiştir.

  • YouTube: Youtuber Alper Aziret'in kanalında yayınlanan "Girişim ve Girişimcilik" programında, Süleyman Çetin sosyal girişimcilik kavramını ve "Bilge Seramik Sanat" adlı örnek sosyal girişim projesini anlatmıştır.

İklim Okulu'nun bu tür etkinlikleri, toplumun iklim değişikliği ve sürdürülebilirlik konularında bilinçlenmesine katkı sağlamaktadır.


İklim Okulu Kurucusu Süleyman Çetin'in Konuk Olduğu Programlar

Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı Süleyman Çetin’in konuk olarak katıldığı radyo programları, karikatür sergileri ve sosyal sorumluluk projeleri bu sayfada derlenmiştir. Doğa, iklim, çevre eğitimi ve sosyal farkındalık temalı birçok programda bilgi ve deneyimlerini paylaşan Süleyman Çetin, çeşitli etkinliklerde de aktif rol almıştır. Katıldığı programlara ve sergilere dair detaylı bilgilere aşağıdan ulaşabilirsiniz.

• Meteorolojinin Sesi Radyosu – Bir Konu Bir Konuk
• TRT Ankara Radyosu – Gün Ortası Programı
• TRT Radyo 1 – Ailece Programı
• TRT Radyo 1 – Günebakan Programı
• 6. Akdeniz Orman Haftası – Karikatür Sergisi (Beyrut)
• Genç Hikayeler – Dijital Program (Tuçe Koç ile)
• Girişim ve Girişimcilik – YouTube (Alper Aziret Kanalı)












KENDİ İŞİMİN PATRONUYUM !

Sevgili dostlar,

Eskiden büyüklerimiz çocuklarına hep aynı öğüdü verirdi: “Oku, güzel bir meslek sahibi ol, devlete kapağı at, hayatını garantiye al.” Bu sözler kulağa güvenli gelse de günümüz dünyasında ne kadar geçerli olduğu tartışılır hale geldi. Memuriyet, hala birçok kişi için güvenli bir liman gibi görünse de artık sadece bir diploma sahibi olmak, iyi bir kariyer için yeterli değil. Peki ya başka bir yol varsa? Ya kendi işinin patronu olmak, hayata kendi kurallarını koymak mümkünse?

Gelin, biraz konuşalım.

Diploma Yetiyor mu?

Bugün üniversite mezunu olmak, iyi bir iş sahibi olmanın garantisi değil. Öyle ki, dört yıl boyunca en iyi okullarda okusanız bile mezun olduğunuzda iş bulma garantiniz yok. Piyasada binlerce genç aynı diplomayla iş ararken, şirketler artık sadece diplomaya değil, becerilere, yenilikçi düşünme yeteneğine ve girişimcilik ruhuna bakıyor.

Türkiye’de ve dünyada işsizlik oranlarına bakıldığında en büyük problemi yaşayan kesim genç üniversite mezunları. Bu noktada aklımıza şu soru geliyor: Eğer iyi bir iş bulmak bu kadar zorsa, neden kendi işimizi kurmayalım?

Kendi İşini Kurmak mı, Memur Olmak mı?

Memur olmanın avantajları yok mu? Elbette var. Düzenli maaş, sosyal güvenceler, mesai saatlerinin belli olması gibi avantajlar birçok kişiye cazip geliyor. Ancak bu yolun da dezavantajları yok değil. Belli bir rutine sıkışmak, özgün düşünmenin körelmesi, değişime ayak uyduramamak ve özellikle ekonomik dalgalanmalarda maaşların yetersiz kalması gibi sorunlar, memuriyetin de artık eskisi kadar güvenli bir liman olmadığını gösteriyor.

Öte yandan girişimcilik, büyük sorumluluk gerektirse de özgürlük, kendi kararlarını verebilme, daha büyük kazanç fırsatları ve dünyaya kendi vizyonunla katkı sağlama imkanı sunuyor. Evet, riskleri var. Ama unutmayalım ki, büyük kazançlar büyük riskler almaktan geçer.

Girişimcilik Neden Önemli?

  1. yüzyıl, hızla değişen bir dünya düzeni sundu bizlere. Eskiden bir meslek seçilir, ömür boyu o meslekle yaşanırdı. Bugünse birçok insan birkaç yıl içinde iş değiştiriyor, yeni beceriler kazanıyor, hatta farklı sektörlere yöneliyor.

Girişimcilik de tam bu noktada devreye giriyor. Bir fikrin peşinden gitmek, bir problemi çözmek, insanlara fayda sağlayan bir ürün veya hizmet sunmak, artık kariyerin en güçlü dinamiklerinden biri. Bugün dünyada ve Türkiye’de en başarılı insanlar, risk alanlar, kendi işini kuranlar ve değişime öncülük edenler arasından çıkıyor.

Amazon, Google, Tesla, Apple… Bunların hepsi birer girişimcilik hikayesi. Garajda, küçük ofislerde, hatta mutfak masasında kurulan şirketler. Bugün milyar dolarlık markalara dönüşmelerinin ardında fikirlerini hayata geçiren yenilikçi zihinler var.

Peki ya Türkiye?

Türkiye’de Girişimcilik ve Yeni Fırsatlar

Son yıllarda Türkiye’de girişimciliğe verilen destekler arttı. TÜBİTAK, KOSGEB, kalkınma ajansları ve özel fonlar, yeni iş kurmak isteyen girişimcilere destek sağlıyor. Gençlerin kendi işlerini kurmaları için hibeler, teşvikler ve mentorluk programları sunuluyor.

Özellikle teknoloji, yazılım, yeşil ekonomi, tarım teknolojileri ve e-ticaret gibi alanlar geleceğin meslekleri arasında öne çıkıyor. Freelance çalışma modelleri, uzaktan iş yapma imkanı, dijital pazarlama ve yenilenebilir enerji gibi alanlarda yeni fırsatlar doğuyor.

Bu çağda artık sadece bir şeyler üretmek yetmiyor. Aynı zamanda bu ürettiklerimizi dijital dünyada pazarlamak, küresel düşünmek ve insanlara değer sunmak gerekiyor. İşte bu yüzden girişimcilik, sadece zengin olmak isteyenlerin değil, dünyaya katkı sağlamak isteyen herkesin seçebileceği bir yol haline geliyor.

Nasıl Başlanır?

Girişimciliğe adım atmanın sihirli bir formülü yok. Ancak bazı temel noktalar var:

Fikrini Belirle: Çözüme ihtiyaç duyulan bir alan bul. İnsanların hangi sorunlarını çözebilirsin?
Küçük Başla, Büyük Düşün: Küçük adımlarla başlamak, riskleri yönetilebilir hale getirir.
Öğrenmeye Açık Ol: İş dünyasında başarılı olmak için sürekli öğrenmelisin.
Ağ Kur: Doğru insanlarla tanış, mentorlar bul, girişimcilik ekosistemine dahil ol.
Dijital Dünyayı Kullan: E-ticaret, sosyal medya ve dijital pazarlama artık girişimcilerin en güçlü araçları.
Finansmanı Doğru Yönet: Gereksiz harcamalardan kaçın, sermayeni doğru kullan.

Sonuç: Kendi Yolunu Çiz!

Sevgili dostlar,

Bugün bir karar verme zamanı. Memur olup belli bir düzen içinde mi ilerlemek istiyorsunuz, yoksa kendi yolunuzu kendiniz mi çizmek istiyorsunuz? Girişimcilik zor ama özgürlük dolu bir yolculuk. Kendi işinizin patronu olmak, kendinizi gerçekleştirme yolunda en büyük adımlardan biri olabilir.

Öyleyse korkmadan, cesurca ve planlı bir şekilde harekete geçin. Fikrinizin peşinden gidin, çalışın, öğrenin ve kendinize inanın. Çünkü geleceğin başarılı insanları, risk alan ve hayallerini gerçeğe dönüştürenler olacak.

Sevgiyle kalın,
Süleyman Çetin



21. Yüzyılda Sizi Öne Çıkaracak 12 Beceriyi Biliyor musunuz?

Bilgi Çağında Başarının Şifreleri: 21. Yüzyıl Becerileri 

Sevgili dostlar,

Her çağın kendine özgü gereklilikleri vardır. Sanayi Devrimi döneminde makine kullanmayı bilmek büyük bir avantajdı, 20. yüzyılın ikinci yarısında yabancı dil ve bilgisayar bilgisi öne çıktı. Peki 21. yüzyılda hangi beceriler gerçekten fark oluşturuyor? Bugün, teknoloji çağında yaşıyoruz ve hızla değişen dünyaya ayak uydurmak hiç olmadığı kadar önemli hale geldi. Artık bilgiye ulaşmak bir tuş kadar yakın, ancak bu bilgiyi doğru şekilde analiz etmek ve kullanmak büyük bir maharet gerektiriyor.

Bugünün ve geleceğin başarılı bireyleri, yalnızca diploma sahibi olanlar değil; eleştirel düşünebilen, iletişim kurabilen, yenilikçi düşünebilen, iş birliğine açık ve teknolojiye uyum sağlayan kişiler olacak. İşte tam da bu noktada, 21. yüzyıl becerileri devreye giriyor.

21. Yüzyıl Becerileri Nedir?

  1. yüzyıl becerileri, bireylerin bilgi çağında başarılı olması için sahip olması gereken yetkinliklerdir. Bu beceriler üç ana kategoriye ayrılır:

Öğrenme Becerileri (Dört C): Eleştirel düşünme, yenilikçi düşünce, iş birliği ve iletişim.
Okuryazarlık Becerileri: Bilgi, medya ve teknoloji okuryazarlığı.
Yaşam Becerileri: Esneklik, liderlik, girişimcilik, üretkenlik ve sosyal beceriler.

Gelin, bu becerilerin neden bu kadar kritik olduğunu birlikte inceleyelim.

Öğrenme Becerileri: Geleceğin Temel Taşları

Dünya hızla değişiyor ve değişime ayak uyduramayan bireyler geride kalmaya mahkûm. Bu yüzden öğrenmeyi öğrenmek, her zamankinden daha önemli.

Eleştirel Düşünme
Günümüzde bilgiye ulaşmak kolay ancak doğru bilgiye ulaşmak zor. Özellikle sosyal medyada ve internet dünyasında bilgi kirliliği had safhada. Eleştirel düşünme becerisi, bir bilginin doğruluğunu sorgulama, farklı perspektifleri değerlendirme ve en mantıklı sonuca ulaşma yeteneğidir.

Yenilikçi Düşünce
Teknoloji ilerledikçe, sıradan işler giderek otomasyona bırakılıyor. Ancak yenilikçi düşünme yetisi, makinelerin henüz sahip olamadığı bir özellik. Bugünün dünyasında bir problemi farklı açılardan değerlendirebilmek, çözüm odaklı düşünebilmek ve yeni fikirler geliştirebilmek büyük bir avantaj sağlıyor.

İş Birliği
Artık iş dünyasında tek başına çalışmak neredeyse imkânsız. Küreselleşme ve dijitalleşmeyle birlikte farklı ülkelerden, farklı kültürlerden insanlarla çalışmak sıradan bir durum haline geldi. Etkili ekip çalışması yürütebilmek, ortak bir hedef doğrultusunda iş birliği yapabilmek büyük bir beceri gerektiriyor.

İletişim
Ne kadar bilgili olursanız olun, eğer düşüncelerinizi düzgün bir şekilde ifade edemiyorsanız, başarınız sınırlı kalacaktır. İletişim, yalnızca konuşmak değil; karşı tarafı anlamak, empati kurmak ve etkili bir şekilde mesajınızı iletebilmektir.

Okuryazarlık Becerileri: Bilgi Çağında Yolunu Bulmak

Bilgi Okuryazarlığı
Bilgiye erişmek önemli, ancak hangi bilginin doğru ve güvenilir olduğunu ayırt edebilmek çok daha önemli. Veri analiz edebilme yeteneği, günümüzde iş dünyasında en çok aranan becerilerden biri.

Medya Okuryazarlığı
Medya, insanların düşüncelerini ve algılarını büyük ölçüde şekillendiriyor. Ancak bilginin nasıl ve kimler tarafından üretildiğini anlamak, manipülasyona kapılmamak için kritik bir beceri.

Teknoloji Okuryazarlığı
Teknoloji artık hayatımızın her yerinde. Bilgisayarları, yapay zekâyı, veri analitiğini ve dijital platformları anlayabilmek, 21. yüzyılın olmazsa olmaz becerilerinden biri haline geldi.

Yaşam Becerileri: Kişisel ve Mesleki Başarı İçin Gereklilikler

Esneklik
Değişime adapte olamayan bireyler, ne yazık ki uzun vadede başarısızlığa mahkûm. Esneklik, hızla değişen koşullara uyum sağlayabilmek, gerektiğinde planlarını revize edebilmek anlamına gelir.

Liderlik
Liderlik, yalnızca yöneticilere has bir özellik değildir. Her birey, içinde bulunduğu topluluklarda veya ekiplerde liderlik özelliklerini geliştirmelidir.

Girişimcilik
Artık yalnızca “iyi bir çalışan” olmak yetmiyor. Kendi projelerini başlatabilen, risk alabilen ve çözüm üretebilen bireyler, geleceğin kazananları olacak.

Üretkenlik
Bilgi çağında dikkat dağıtıcı unsurların sayısı hızla artıyor. Başarıya ulaşmak için zamanı yönetmek, öncelikleri belirlemek ve verimli çalışmak gerekiyor.

Sosyal Beceriler
İletişim çağında bireylerin empati kurabilmesi, insan ilişkilerinde başarılı olması ve etkili ağlar oluşturabilmesi, kariyerleri açısından büyük bir avantaj sağlıyor.

21. Yüzyıl Becerileri ve İş Dünyası

Sevgili dostlar, iş dünyası artık eski kurallar ile işlemiyor. 21. yüzyılın en değerli yetkinlikleri, yalnızca teknik bilgiye sahip olmak değil, değişime ayak uydurabilmek, hızlı öğrenebilmek ve doğru bilgiye ulaşabilmek.

Günümüzde işverenler artık yalnızca diploma ve sertifikalara bakmıyor. İş dünyasında esneklik, liderlik, girişimcilik, eleştirel düşünme ve iletişim becerileri en az teknik yeterlilik kadar önemli hale geldi. Google, Apple ve Tesla gibi dev şirketler bile artık üniversite diplomasına değil, bireylerin yeteneklerine ve problem çözme becerilerine daha fazla önem veriyor.

Sonuç: 21. Yüzyıla Ayak Uydurmak Zorundayız

Sevgili dostlar, teknoloji, küreselleşme ve dijital dönüşüm çağında yaşıyoruz. Değişime direnmek yerine, değişimi anlamak ve bu değişimin bir parçası olmak zorundayız. Eğitim sistemlerimiz bu becerilere daha fazla önem vermeli, gençlerimizi sadece sınavlara değil, gerçek hayata hazırlamalıyız.

  1. yüzyıl becerilerine sahip olanlar, sadece bugünün değil, geleceğin de kazananları olacak. Unutmayalım ki önemli olan diploma değil, öğrenme ve kendini geliştirme yeteneğidir.

Sevgiyle kalın,
Süleyman Çetin
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



İnovasyon ve Eğitimle Bir Ülke Nasıl Dönüşür?

 Girişimcilik: Bir Ülkenin Geleceğini Şekillendiren Güç

Sevgili dostlar,

Bir ülke girişimci olmaya karar verip gerçekten başarılı olabilir mi? Bir ülke, yer altı zenginliklerine sahip olmadan, büyük doğal kaynaklara dayanmadan, sadece insan kaynağına ve teknolojiye yatırım yaparak küresel bir ekonomi haline gelebilir mi?

Bu soruya en net cevabı veren küçücük kara parçalarından biri malesef israil. Petrolü yok, doğalgazı yok, tarihi boyunca etrafındaki ülkelere sürekli saldırmış ve Filistinlilere soykırım uygulamış. Ancak sahip olduğu en değerli kaynağı keşfetmiş: İnsan sermayesi.

Soykırım yaparken bile özgüveni oldukça yerinde olan israil, bugün dünyanın en yenilikçi ülkelerinden biri. Verilere bakacak olursak:

  • Sivil Ar-Ge harcamaları/GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) oranında dünyada 1. sırada.
  • Kişi başına düşen risk sermayesi yatırımlarında dünyada 1. sırada.
  • NASDAQ (Teknoloji ağırlıklı şirketlerin değerlemesi) listesinde yer alan şirket sayısında dünyada 2. sırada.
  • Her 1,800 vatandaşa bir yeni girişim düşüyor.

Bu veriler, güçlü doğal kaynaklara sahip olmayan bir ülkenin girişimcilik ekosistemiyle nasıl bir dünya devine dönüşebileceğini gösteriyor. Peki, biz Türkiye olarak bundan ne öğrenebiliriz?

Bir Ülkenin Girişimci Olması Ne Anlama Geliyor?

Girişimcilik sadece şirket kurmak ya da yeni bir fikir geliştirmek değildir. Girişimcilik, risk alabilen, problem çözebilen, yeniliğe açık bir toplum inşa etmek demektir. Ekonomik büyümenin, teknolojik ilerlemenin ve uluslararası rekabet gücünün temel taşıdır.

Girişimci bir ülke olmak demek:

  • İnovasyonu teşvik eden bir kültüre sahip olmak,
  • Bilgiye dayalı ekonomiye yatırım yapmak,
  • Eğitimi, Ar-Ge'yi ve teknolojiye yönelmeyi öncelik haline getirmek,
  • Gençleri girişimcilik konusunda cesaretlendirmek demektir.

Ve en önemlisi: Eğitim sistemini girişimciliği destekleyecek şekilde yapılandırmak!

Türkiye’nin Girişimcilik Potansiyeli

Türkiye, dinamik bir nüfusa ve stratejik bir konuma sahip. Ancak girişimcilik konusunda henüz hak ettiği noktada değil. Ar-Ge harcamaları artırılsa da, İsrail gibi bir yenilik merkezi olabilmek için daha fazla girişimci ruha ihtiyacımız var.

Peki, Türkiye girişimci bir ülke olabilir mi? Kesinlikle olabilir! Ancak bunun için bazı temel noktalara odaklanmamız gerekiyor:

Eğitim Sistemi Yenilikçi Olmalı

Girişimcilik, ilkokuldan itibaren eğitimin bir parçası olmalı. Ezberci sistem yerine, sorgulayan ve üreten bireyler yetiştirmek zorundayız. Kodlama, tasarım odaklı düşünme, problem çözme yetenekleri çocuklara küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalı.

Ar-Ge ve Risk Sermayesi Desteklenmeli

İsrail’in en büyük başarısı, Ar-Ge yatırımları ve girişimcilere verilen desteklerle gerçekleşti. Türkiye’nin de teknolojiye ve yeniliğe yatırım yapan şirketleri daha fazla desteklemesi gerekiyor. Risk sermayesi yatırımları artırılmalı, üniversiteler teknoloji üretim merkezlerine dönüşmeli.

Global Düşünce Yapısı Geliştirilmeli

Girişimciliğin en büyük düşmanı yerel düşünmektir. Küresel rekabetin içinde yer almak için gençlerin dünya ile entegre olmaları sağlanmalı. Türkiye’de üretilen fikirler, yalnızca Türkiye pazarına değil, uluslararası pazara hitap edebilmeli.

Başarısızlık Korkusu Aşılmalı

Girişimcilik, deneme-yanılma sürecidir. Dünyaca sevilmeyen israilde bile başarısızlık, bir girişimcinin kariyerinde bir basamak olarak görülüyor. Ancak Türkiye’de hala “bir iş batırmak” büyük bir başarısızlık olarak algılanıyor. Girişimcilik kültürünün gelişmesi için, başarısızlığın öğrenme sürecinin bir parçası olduğu kabul edilmelidir.

Sonuç: Türkiye’nin Geleceği Girişimcilikte!

Sevgili dostlar, dünyanın en büyük ekonomileri girişimcilik ile büyüdü. ABD, Çin, Almanya, İsrail gibi ülkeler, sahip oldukları kaynaklardan çok yenilikçi düşünce sistemleri ve girişimcilik ekosistemleriyle öne çıktılar.

Türkiye, dinamik nüfusu, büyük potansiyeli ve stratejik konumu ile girişimcilik alanında büyük fırsatlara sahip. Ancak bu potansiyeli hayata geçirmek için eğitimi, Ar-Ge'yi ve risk almayı teşvik eden bir ekosistem yaratmak zorundayız.

Girişimcilik, yalnızca bireysel başarı değil, bir ülkenin geleceğini belirleyen en büyük güçlerden biridir. Eğer Türkiye girişimcilik kültürünü güçlendirebilirse, önümüzdeki yıllarda küresel ölçekte çok daha büyük başarılara imza atabiliriz.

Unutmayalım, bir ülke girişimci olmayı seçebilir ve başarılı olabilir. Yeter ki doğru adımları atalım!

Sevgiyle kalın,

Bu arada bazı verileri ve ilham aldığım kıymetli Erhan Erkut Hocamıza teşekkür ederim.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Balıkesir: Stratejik Konumu ile Geleceğe Yönelik Projeler Geliştirmeli!

Balıkesir, İstanbul, İzmir ve Bursa’ya yakınlığıyla adeta bir geçiş noktası konumundadır. Neredeyse 25 milyon nüfusa sadece iki saatlik mesafede bulunan bu şehir, lojistik açıdan büyük bir avantaja sahiptir. Üstelik, iki denize kıyısı olan nadir şehirlerden biri olarak hem ticaret hem de turizm açısından büyük potansiyel barındırmaktadır. Ancak, Balıkesir bu stratejik konumunu yeterince değerlendirebiliyor mu?


Balıkesir’in Üretim Gücü: Dağlarından Bal, Ovalarından Bereket Akıyor!


Balıkesir, sahip olduğu geniş tarım arazileri, verimli ovaları ve kırsal bölgeleriyle üretim açısından güçlü bir şehir konumundadır. Tarım, hayvancılık, arıcılık ve doğal ürünler gibi alanlarda büyük bir potansiyele sahip olan bu şehir, katma değeri yüksek üretim projeleri geliştirerek hem yerel ekonomisini güçlendirebilir hem de Türkiye’nin gıda güvenliği açısından kritik bir rol oynayabilir.


Ancak, bu üretim gücünün doğru planlanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Tarımsal üretimin modern yöntemlerle desteklenmesi, kooperatiflerin güçlendirilmesi, organik tarımın teşvik edilmesi ve yerel üreticilerin pazara erişiminin artırılması gibi konular Balıkesir’in ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir.


Kırsal Kalkınma İçin Güçlü Projeler Şart!


Balıkesir, kırsal bölgeleriyle geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdadır. Bu alanların kalkınmasını desteklemek için sürdürülebilir projeler geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Ancak, birçok yerel yönetim ve kurum proje yazımı ve fon kaynakları konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. Kırsal kalkınmanın sağlanması için yerel aksiyon alması gereken kurum ve kuruluşların proje geliştirme kültürünü edinmesi gerekmektedir.


Şu ana kadar Balıkesir’de proje kültürü tam anlamıyla oluşmuş değil. Oysa, Avrupa Birliği fonları, kalkınma ajansları destekleri, TÜBİTAK hibeleri, IPART, KOBİ, TKDK ve ulusal finansman kaynakları gibi birçok fırsat bulunmaktadır. Bu fonları etkili kullanarak kırsal kalkınma projeleri, tarımsal inovasyon çalışmaları, sürdürülebilir enerji uygulamaları ve turizm projeleri hayata geçirilebilir.


Balıkesir İçin Atılması Gereken Adımlar


Proje Yazımı Konusunda Eğitimler Düzenlenmeli: Yerel yönetimler, STK’lar ve üreticiler için proje yazımı ve fon kaynaklarına erişim konularında eğitimler verilmelidir.


Proje Destek Ofisleri Kurulmalı: Kırsal bölgelerdeki üreticilere danışmanlık hizmeti sunacak ofisler açılarak yerel projelerin desteklenmesi sağlanmalıdır.


Yerel Yönetimler Bünyesinde Bir Proje Ekibi Kurulmalı: Belediyenin stratejik projeler üretmesi ve fonlardan faydalanması için uzman bir ekip oluşturulmalıdır.


Kırsal ve Kentsel Alanları Birleştiren Projeler Hayata Geçirilmeli: Şehir ve kırsal alanlar arasındaki ekonomik bağları güçlendirecek projeler geliştirilmelidir.


Sonuç: Balıkesir Geleceğe Yönelik Planlarını Şimdi Yapmalı!


Balıkesir, sahip olduğu stratejik konumu, üretim gücü ve doğal kaynaklarıyla büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin gerçek anlamda değerlendirilmesi için güçlü projelere ve doğru yönetime ihtiyaç vardır. Yerel yönetimler ve ilgili kurumlar, yenilikçi projeler üreterek Balıkesir’i geleceğin öncü şehirlerinden biri haline getirebilir.

Biz gençlere yer verilmez ve siyaset oyalamasıyla vakit kaybedilirse yazık olur.

Şimdi harekete geçme zamanı! Balıkesir’in üretim gücünü ve stratejik avantajlarını kullanarak sürdürülebilir kalkınma projeleri geliştirmek için projelere yatırım yapılmalıdır. Gençler olarak biz hazırız, yaz siz?



Balıkesir'de Gençler İçin Fırsat Eşitliği Şart

Balıkesir, konservatuvarı, Necatibey Eğitim Fakültesi ve köklü eğitim kurumlarıyla önemli insanlar yetiştirmiş bir şehir. Ancak bugün, gençler için sivil toplum yeterince güçlü değil ve yerel yönetimlerle iş birliği sınırlı.


Biz gençler olarak, Balıkesir’de bir düşünce kuruluşu ve gençlik projeleri platformu kurduk. Şehrimizin gelişimine katkı sağlamak, sosyal ve kültürel projeler üretmek istiyoruz. Ancak, bu çabalarımızı hayata geçirebilmemiz için fırsat verilmesini bekliyoruz.


Gençlere Fırsat Tanınmazsa, Beyin Göçü Kaçınılmaz

Balıkesir’in Bursa, İzmir ve İstanbul gibi büyükşehirlere olan yakınlığı hem bir avantaj hem de bir risk. Eğer yerel yönetimler gençlere yeterli fırsatları sunmazsa, Balıkesir’in yetiştirdiği yetenekli gençler bu büyük şehirlere göç etmek zorunda kalacak. Eğitim ve kariyer fırsatları açısından dezavantaj yaşayan gençler, kendi şehirlerinde geleceğe dair umut besleyemediklerinde başka şehirlere yönelmek zorunda kalıyor.


Gençler İçin Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum İş Birliği Geliştirilmeli

Balıkesir’in genç nüfusunu koruyabilmesi ve geleceğe hazırlayabilmesi için, gençlerin aktif katılımını teşvik edecek projeler ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Peki, ne yapılabilir?

Gençlik Meclisleri Kurulmalı: Yerel yönetimler, gençlerin karar alma süreçlerine dahil olduğu gençlik meclisleri oluşturmalı.

Sivil Toplum Desteklenmeli: Gençler tarafından kurulan sivil toplum girişimleri, yerel yönetimler tarafından fonlanmalı ve desteklenmeli.

İstihdam ve Girişimcilik Projeleri Geliştirilmeli: Balıkesir’de genç girişimcileri destekleyen hızlandırma programları, hibe ve kredi imkanları artırılmalı.

Sanat ve Kültür Alanında Gençlere Alan Açılmalı: Konservatuvar geçmişine sahip olan Balıkesir, sanatçı yetiştirme geleneğini sürdürmek için genç yeteneklere sahne ve üretim alanları sunmalı.

Balıkesir Gençleri İçin Gelecek Umudu Olmalı!

Şehrimiz, gençlerin hayallerini gerçekleştirebileceği bir yer olmalı. Eğer yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, gençleri dinleyip onlara alan açmazsa, Balıkesir en büyük değerini kaybedecek: geleceğini!


Şimdi, gençlerin sesini duymanın ve onlara hak ettikleri fırsatları sunmanın zamanı!



Bereketli Topraklarda Dönüşüm Rüzgarı

 Balıkesir’in kalbi, her geçen gün yeniden atmaya devam ediyor. Şehrimizin “Türkiye'yi Doyuran İl” olarak anılması, bereketli topraklarımız, zengin tarımsal çeşitliliğimiz ve güçlü hayvancılık potansiyelimiz sayesinde mümkün oluyor. Ancak, Balıkesir’in üretim gücü ne yazık ki tam anlamıyla değerlendirilmekten uzak. Çiftçilerimizin emekleri, hasat sonrası ürünlerin ellerinde kalması, pazarlama ve işleme tesislerinin eksikliği gibi sorunlarla gölgeleniyor. Yerel yönetimler, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları, kooperatifleşme, dijital pazarlama ve yerel üretim merkezlerine yapılacak yatırımlarla bu sıkıntıların üstesinden gelmeye çalışıyor.


Balıkesir, sadece ekonomik anlamda değil, kültür ve sanat alanında da önemli bir dönüşüm yaşıyor. Şehrimizdeki sanat atölyeleri, kültür merkezleri ve festivaller, yerel renklerimizi ve geleneklerimizi canlandırırken; genç nesil de yaratıcı projeleriyle adından söz ettiriyor. Bu durum, Balıkesir’in sadece üretimle sınırlı kalmayıp, sosyal ve kültürel dinamiklerin de yükseldiğini gösteriyor. Eğitim kurumları ve genç girişimciler, sosyal projeler ve gönüllülük faaliyetleriyle şehrimizin yenilikçi ruhunu güçlendiriyor. Aynı zamanda çevre dostu uygulamalar ve geri dönüşüm projeleri, Balıkesir’in doğasını koruma konusunda umut verici adımlar atılmasını sağlıyor.


Yerel yönetimlerin uzun vadeli planları, altyapı yatırımları ve kentsel dönüşüm projeleri ile Balıkesir, geleceğe dair sağlam temeller atıyor. Her adımda, üretilen ürünlerin değeri artırılmak, çiftçilerimizin hak ettiği karşılığı bulması sağlanmak isteniyor. Balıkesir’in Sesi olarak bizler, şehrimizin ekonomik, kültürel ve sosyal dönüşümünü yakından takip ediyor, yaşanan gelişmeleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya devam ediyoruz. Şehrimizin nabzını tutuyor, üretimden kültüre, eğitimden çevreye uzanan her alanda umut veren adımlara şahit oluyoruz. Balıkesir’in geleceği, hep birlikte inşa edeceğimiz güçlü bir yarına doğru ilerliyor.



ÖĞRENCİ AFFI MECLİS’TE!

Öğrenci Affı İçin Kritik Adım: Meclis Gündemine Alındı


Türkiye’de lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim gören yüz binlerce öğrenci; deprem, pandemi, maddi zorluklar ve azami süre sınırlamaları gibi çeşitli nedenlerle eğitim hayatlarını yarıda bırakmak zorunda kaldı. Yaşanan belirsizlikler, birçok öğrencinin hem kendi geleceğine hem de ülkeye katkı sağlama imkanını kaybetmesine yol açtı. Ancak öğrenci affı ile bu gençlere yeniden eğitimlerini tamamlama şansı doğabilir.


Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), yükseköğretim kurumlarıyla ilişiği kesilen ve kayıt hakkı kazandığı halde kaydını yaptıramayan öğrencilerin eğitimlerine devam edebilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yeni bir kanun teklifi sundu.


Kanun Teklifi Meclis Gündeminde


MHP tarafından sunulan teklif, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngörüyor. Teklif, başvuruda bulunan öğrencilere, eğitimlerine kaldıkları yerden devam etme fırsatı sunmayı amaçlıyor. Bu sayede eğitimi yarım kalan yüz binlerce genç, öğrenimlerini tamamlayarak ülke kalkınmasına katkı sunabilecek.


TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na sevk edilen teklifin yeniden gündeme alındığı ve detaylarının komisyonda görüşülmekte olduğu bildirildi.


Öğrenci Affı Neden Önemli?


Öğrenci affı, eğitim hayatı kesintiye uğramış bireylerin yeniden sisteme kazandırılmasını hedefliyor. Geçmiş dönemlerde yapılan benzer düzenlemeler sayesinde birçok öğrenci eğitim hayatına dönerek akademik ve mesleki kariyerlerini sürdürebilmişti. Yeni af düzenlemesinin de özellikle ekonomik sıkıntılar, sağlık problemleri ve doğal afetler nedeniyle okullarından ayrılmak zorunda kalan öğrenciler için büyük bir fırsat olması bekleniyor.


Öğrenci affı düzenlemesinin yasalaşıp yasalaşmayacağı ve yürürlüğe girme süreci önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Komisyondan geçmesi halinde, kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda oylamaya sunulması bekleniyor.


Eğitim hakkının herkes için erişilebilir olması gerektiğini savunan gençler ve akademik çevreler, bu düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyor. Öğrenci affı konusunda gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.





Açıköğretim Lisesi ve Açıköğretim Ortaokulu sınav tarihleri 2024

 AÇIK ÖĞRETİM ORTAOKULU 2023-2024 EĞİTİM VE ÖĞRETİM YILI 2. DÖNEM E-SINAV GİRİŞ BELGELERİ ERİŞİME AÇILDI.


1 Mart 2024 - 29 Mart 2024 tarihleri arasında uygulanacak olan Açık Öğretim Ortaokulunda Kayıtlı (Yurt Dışında Bulunan Öğrenciler, Engelli Öğrenciler ile Tutuklu ve Hükümlü Öğrenciler Hariç) öğrencilerin, 2023-2024 Eğitim ve Öğretim Yılı 2. Dönem e-Sınavı, sınav salonlarına atanma işlemleri tamamlanmıştır.


Öğrencilerimiz, sınav giriş belgelerini https://aionet.meb.gov.tr/OgrenciGiris.aspx adresindeki randevu ekranlarından giriş yaparak alabilirler. Halk eğitimi merkezleri ise bilgi kontrol ekranları/e-Sınav randevu işlemleri ekranından, öğrenci T.C. kimlik numarası ile e-Sınav giriş belgelerinin dökümünü alabileceklerdir.


DİKKAT!

 

1 Mart 2024 - 29 Mart 2024 tarihleri arasında sınava girecek öğrencilerimiz, sınav giriş belgenizde yer alan, e-Sınav tarihi ile e- Sınav salon giriş yerine dikkat ediniz ve sınavla ilgili kuralları okumayı unutmayınız.




Sındırgı Halk Eğitim Merkezinde Yeni Eğitim

Duyanlar Duymayanlara Duyurabilir mi?

Hibe, destek, teşvik almak isteyen Dostlar, çiftçiler ve tarım sanayicileri.. Besi Sığırcılığını daha bilinçli yapmak ve yeni başlamak veya geliştirmek isteyenler için bu eğitim önemli.

SINDIRGI HALK EĞİTİM MERKEZİ’nin yaptığı paylaşımda:

“Kurumumuz bünyesinde besi sığırcılığı kursu açılması planlanmaktadır. Katılmak isteyen vatandaşlarımız başvuru için Müdürlüğümüze müracaat ediniz.” denilmektedir.

Kurs Adı: BESİ SIĞIRCILIĞI KURSU

Kayıt olmak isteyenler SındırgıHEM’e müracaat edebilirler.

Sındırgı Halk Eğitim Merkezi İletişim Bilgileri:

0 (266) 516 12 77

sindirgihem.meb.k12.tr/


Düvertepe İlkokulu Kurtarılmayı Bekliyor

Düvertepe İlkokulu / Ruin of the Primary School I attended in Düvertepe, Balıkesir.

Benim de 1970-75 yıllarında okuduğum Düvertepe İlkokulunun görüntüleri bunlar. Bina 1926 yılında yapılmış. Daha harf devrimi yok ortada. Pencerenin birindeki kilit taşında Arapça bir yazı vardı. Soruşturdum. Abdullah Sabri yazarmış. Büyük olasılıkla binayı yapan ustanın imzası oluyor bu. 

Anam anlatmıştı: 1960'larda Yeniköy'de karşılaştığı bir ihtiyar okulu sormuş. "Bizim çok emeğimiz var o okulun yapımında. Düvertepe'nin muhtarı bütün civar köyleri angaryaya çağırırdı. Öküz çifti olanlar sırayla giderdik. Düvertepe'nin etrafındaki bütün köylerden. Taş ocaklarından o taşları taşıdık günlerce. Bir tarafta yontucular. Ustası öyle sağlam bir duvar ördü ki. O binanın duvarları hayatta yıkılmaz..."

Biz mezun olduktan bir kaç sene sonra binanın tamiri için Milli Eğitim'den ödenek istemişler. Onlar da yeni bina yapılacak diye burayı boşalttırmışlar. Bir ara köyün çocukları kahvehane'den okula dönüşen yerlere bile gitmişti. 

Köyde Yatılı Bölge Okulu var şu anda. Betonerme bir bina. Daha kullanışlı olduğu şüphesiz. 

Ama o eski okulun duvarları hala ayakta. Direniyor. Belki birileri çıkar da bir gün "Bu tarihi binaya yazık oluyor. Geçmişle bağlarımızı koparmayalım. Bu binayı kurtarmak lazım..." der diye bekliyor....

Yazı ve Fotoğraflar: Mustafa ALTINÖZ 





İsrail'in Tel Aviv İslam Üniversitesinde Yetişenler Nerede?

Birçoğunuzun bilmediği, yeni öğreneceği bir üniversite...

Evet İsrail'in başkenti Tel Aviv'de 1956 yılında kurulmuş olan Tel Aviv İslam Üniversitesi'nden bahsediyorum.

Yaklaşık 65 yıldır eğitim vermeye aralıksız devam etmektedir.

Bu üniversitede, Kur'an, hadis, siyer, kelam, akaid, Arapça, psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya, gibi birçok alanda dersler okutulmaktadır.

Öğrencileri Yahudi çocuklar arasından seçerler.

Seçtikleri bu çocukları “Müslüman din adamı” olarak yetiştirip, mezun olabilmeleri için özel çaba harcamaktadırlar.

Daha sonra mezun olan öğrenciler, Müslümanların arasına girip onlarla beraber İslami faaliyetlere girerek Müslümanlarla iletişim kurarlar.

Şunu da belirtmekte fayda var.

Öğrenciler; yetişip mezun olunca, onlara bundan sonraki hayatında kullanacağı isimler verilir.

Örneğin; çocuğun ismi Ariel iken, mezuniyeti sonrası "Ebu Bekir el-Bağdadi" [EBU HANZALA, ŞEYH NAZIM KIBRISİ, ŞEYH AHMED YASİN BURSEVİ] gibi bir isimlerle karşınızda bulursunuz.

Ve bu çocuklar; inanıp iman ettiğiniz dininizi, sizden iyi bilen, âlim bir şahsiyet olarak  fetva aldığınız, arkasında namaza durduğunuz birileri olurlar.

Hatta, cemaat, tarikat kurup Müslümanlara önderlik ettikleri olmuştur.

Çünkü bu üniversitede yetişen çocuklar, dünyanın her tarafındaki, nüfusu yoğun Müslüman ülkelere gönderilerek, buralarda faaliyet göstermelerine her türlü olanak sağlanmaktadır. Arkalarında maddi güç sağlayıcıları vardır.

Eveeet...

Şimdi gelelim bu işleri organize eden, her türlü faaliyetleri yöneten, koruyup kollayan, gözeten, dünyanın her tarafına, dini, siyasi, ekonomik alanlarda adamlarını yerleştiren,

Siyonizmin hakimiyetini sağlamlaştıran günümüzdeki istihbarat oluşumu MOSSAD gerçeğine...

• 

MOSSAD'ın Tel Aviv İslam Üniversitesi'ni kurmasındaki amaç, senin gibi olan; ama senden olmayanları yetiştirip senin içine yerleştirmek ve bu sayede her geçen gün hakimiyetini sağlamlaştırmak.

Başarıyorlar mı peki ?

Gün geçtikçe gücü artıyorsa demek ki başarıyorlar.

Peki buna karşı Müslümanlar ne yapıyor?

MOSSAD'ın yetiştirmiş hocaların peşinde İsrail'e lanet mitingleri düzenlenip;

Kahrolsun İsrail!

Kahrolsun Siyonizm!

Diyerek bir kaç dua ederek, ölenler için gıyabi cenaze namazı kılıp, gazı alınmış olarak eve vicdanı rahatlamış şekilde gitmenizi sağlıyorlar.

Yok öyle değil diyen varsa eğer; açsın haritayı koysun önüne son 40-50 yılda İsrail'in nereden nereye gelmiş olduğunu görür.

MOSSAD, yeni Lawrence'lar yetiştirip en can alıcı noktalarda önümüze imam diye yerleştirirken.

Müslümanlar slogandan öteye gidemiyor maalesef...

Acı gerçeğimiz budur.

O yüzden

Eğitim!

Eğitim!

Adam akıllı eğitim..!

Y.Yıldızbaş