Balıkesir

kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
kültür etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

1898 Balıkesir Depremi ve Zağnos Paşa Camii’nin Yıkılışı

Balıkesir tarihinin en yıkıcı doğal afetlerinden biri olan 1898 depremi, şehri derinden sarsmış, çok sayıda yapının yerle bir olmasına neden olmuştur. Bu büyük felaketin en dikkat çeken kayıplarından biri ise, şehrin en önemli tarihi ve dini simgelerinden biri olan Zağnos Paşa Camii’dir.

Fatih Sultan Mehmed’in vezirlerinden Zağnos Mehmed Paşa tarafından 15. yüzyılda inşa ettirilen bu cami, sadece bir ibadet yeri değil, aynı zamanda Balıkesir’in kalbinde yükselen bir kültür ve tarih anıtıydı. Geniş avlusu, anıtsal kubbesi ve klasik Osmanlı mimarisini yansıtan detaylarıyla hem halkın hem de seyyahların hayranlıkla baktığı bir eserdi.

Ancak 1898 yılında meydana gelen şiddetli deprem, kentin birçok yapısıyla birlikte Zağnos Paşa Camii’ni de ağır şekilde etkiledi. Ana kubbe çöktü, duvarlarda büyük çatlaklar oluştu ve minare yıkıldı. O dönemin kayıtlarına göre, caminin büyük kısmı kullanılamaz hale geldi ve uzun yıllar ibadete kapalı kaldı.

Bu yıkım, Balıkesir halkı için hem manevi hem de kültürel bir kayıptı. Cami sadece taş ve tuğladan ibaret değildi; Balıkesirliler için geçmişle kurdukları bağın somut bir temsilcisiydi. Deprem sonrası caminin yeniden inşası ve restorasyonu uzun zaman almış, çeşitli dönemlerde onarımlarla bugünkü haline kavuşturulmuştur.

Zağnos Paşa Camii’nin 1898’deki yıkımı, Balıkesir’in geçmişinde derin izler bırakmıştır. Bugün cami ayaktadır, ancak yaşadığı bu büyük sarsıntı, hem tarihsel belgelerde hem de halkın hafızasında yerini korumaktadır. Bu olay, geçmişten günümüze yapıların korunması ve afetlere karşı dayanıklı hale getirilmesi gerektiğini hatırlatan önemli bir örnek olarak değerlendirilmektedir.





Balıkesir’i Balıkesir Yapan Değerler Neler?

Balıkesir’in Ruhu Sadece Taşta, Toprakta mı Saklı?

Balıkesir… Sadece tarihi eserleri, turistik kıyıları ve kültürel mirasıyla değil; yaşanmışlıklarıyla, insanıyla, sesiyle, kokusuyla ve dokusuyla anlamlı bir şehir. Müzeleriyle geçmişe, yaylalarıyla ferahlığa, sahilleriyle huzura açılan kapıdır belki ama onu Balıkesir yapan yalnızca bunlar değildir. Çünkü bir şehri şehir yapan, onun haritada kapladığı alan değil; yaşattığı hissin ta kendisidir.

Balıkesir; sokakta gülerek koşan bir çocuğun neşesidir. Gölgesinde oyun oynanan ağacın gövdesidir. Tarladan dönen, yorgun ama umutla gülümseyen çiftçi amcanın alın teridir. Tezgâhının başında ilmik ilmik dokuma yapan teyzemizin sabrıdır. Evlat bekleyen yaşlı bir çiftin, pencere önündeki sessiz duasıdır. Kaldırım kenarında uyuklayan kedi, kıyıda su içen kuş, sokaktan selam veren komşudur Balıkesir.

Bir yağmurdan sonra toprağa sinmiş çiçek kokusunda saklıdır Balıkesir. Bi ağacın altına yaslanıp gökyüzünü izlerken içimize çektiğimiz sessizlikte, geceleri uzaklardan duyulan köpek havlamasında, sabahları uyanan horoz sesinde hissedilir. Rengârenk yöresel kıyafetlerle halay çeken kadınların ayak sesidir Balıkesir. Pazarda "bereketli olsun" diyen esnafın, fırından yeni çıkmış ekmeğin buğusudur.

Balıkesir sadece bir şehir değil; yaşayan, anlatan, öğreten ve büyüten bir yaşamdır. İnsanı, hayvanı, çiçeği, taşı, toprağıyla bir bütün olan; geçmişle bugünü aynı potada harmanlayan bir bellektir. Kar beyazı kuzusuyla da, köy çeşmesinden su taşıyan çocukla da, saban süren yaşlı bir ellerle de yeniden ve yeniden doğan bir hikâyedir. Bir ilçesinde üzüm yetişir, bir diğerinde zeytin; ama her karışında sevgi yeşerir, emek kokar.

Çünkü bizce Balıkesir’i Balıkesir yapan; sadece geçmişin izleri değil, bugünün sahip çıkanlarıdır. Tarihi kadar bugünü paylaşanlarıdır. Sokakta yürüyen bir gencin selamı, tarlasındaki çiftçinin duası, çömlek başında dönen toprağın kıvama gelmesi, bir annenin elinden çıkan dantelin sabrı, her biri bu topraklara ait kimliğin parçalarıdır.

Balıkesir’i anlatmak, sadece broşürlerde yer alan bilgilerle olmaz. Onu tanımak için yokuş yukarı yürüyüp bir çınar ağacının gölgesinde dinlenmeli, köy kahvesinde çay içip bir büyüğün anlattığı hikâyeyi dinlemeli, sabah pazarda alışveriş yaparken "nasılsın" diyen teyzenin gözlerine bakmalı. Çünkü Balıkesir, yaşanmadan bilinmez.

Ve biz inanıyoruz ki…
Balıkesir’i Balıkesir yapan; saymakla bitmeyecek kadar çok, hissettikçe çoğalan her şeydir.



Balıkesir: Tarih, Kültür ve Doğanın Buluştuğu Şehir

Balıkesir: Tarih, Kültür ve Doğanın Buluştuğu Şehir

Balıkesir'in Tarihi ve Kültürel Zenginlikleri

Balıkesir, Türkiye'nin kuzeybatısında, Marmara ve Ege Bölgeleri arasında stratejik bir konumda yer alan, zengin tarihi ve kültürel mirasıyla öne çıkan bir şehirdir. Tarih boyunca Misya ve Karesi adlarıyla anılan bu bölge, Roma, Bizans, Anadolu Selçuklu, Karesi Beyliği ve Osmanlı gibi birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır. Sahip olduğu tarihi yapılar, geleneksel el sanatları ve köklü mutfak kültürü ile Balıkesir, Anadolu’nun kadim şehirlerinden biri olarak varlığını sürdürmektedir.

Balıkesir'in Osmanlı Mirası ve Kurtuluş Mücadelesindeki Rolü

Balıkesir'in kültürel dokusu, Osmanlı döneminden kalma camiler, medreseler, hamamlar ve çarşılarla şekillenmiştir. Zağnos Paşa Camii, Yıldırım Camii, Karesi Bey Türbesi gibi yapılar, Balıkesir’in tarihi kimliğini yansıtan önemli eserler arasındadır. Bununla birlikte, Balıkesir, Kuvayı Milliye hareketinin doğduğu şehirlerden biri olarak Türk Kurtuluş Savaşı’nda kritik bir rol oynamıştır. Balıkesir Kuvayı Milliye Müzesi, Kurtuluş Savaşı’na ait belgeler ve eşyalar ile şehrin bu mücadeledeki önemli yerini gözler önüne sermektedir.

Balıkesir'in Geleneksel El Sanatları ve Yaşayan Kültürü

Balıkesir’de geleneksel el sanatları hala yaşatılmaktadır. Özellikle halı dokuma, bakırcılık ve çömlekçilik, geçmişten günümüze aktarılan önemli zanaatlar arasındadır. Sındırgı ve Bigadiç’te dokunan Yağcıbedir halıları, dünyaca ünlü motifleri ve sağlam dokusuyla dikkat çeker. Ayrıca, Bakırçay Vadisi ve Manyas civarında çömlekçilik sanatı hala devam etmektedir.

Balıkesir'in Doğal Güzellikleri

Balıkesir, hem Marmara hem de Ege Denizi’ne kıyısı olan ender şehirlerden biridir. Sahip olduğu doğal güzellikler, plajlar, termal kaynaklar ve eşsiz doğal parklar ile ziyaretçilerine farklı alternatifler sunar. Kaz Dağları, Manyas Kuş Cenneti, Avşa ve Cunda Adaları, Şeytan Sofrası gibi doğal alanlar, şehrin doğayla iç içe bir yaşam sunduğunu göstermektedir. Özellikle Kaz Dağları, temiz havası, endemik bitki türleri ve mitolojik geçmişiyle doğa severler için cazibe merkezidir.

Balıkesir'in Zengin Mutfağı ve Yöresel Lezzetleri

Balıkesir mutfağı, hem Ege’nin hafif ve sağlıklı yemek kültürünü hem de Marmara’nın et ve süt ürünlerine dayalı lezzetlerini barındırır. Bamya, börülce, kavun, zeytin ve zeytinyağı gibi ürünler, şehrin mutfağında önemli bir yer tutar. Ayrıca, Yağcıbedir halısı kadar meşhur olan Balıkesir kolonyası, şehrin sembollerinden biridir.

Balıkesir denildiğinde akla gelen bazı yöresel lezzetler şunlardır:

  • Kozak üzümü: Verimli topraklarında yetişen özel bir üzüm çeşidi.
  • Ayvalık tostu: Ege’nin meşhur sandviçi, özellikle Ayvalık sahillerinde en çok tercih edilen lezzetlerden biri.
  • Susurluk ayranı: Köpüğü ve yoğun kıvamıyla Türkiye’nin en ünlü ayranlarından biri.
  • Saçaklı mantı: Balıkesir’e özgü farklı bir mantı türü.
  • Höşmerim: Geleneksel tatlılardan biri olup, peynir ve irmikle hazırlanan özel bir lezzet.

Balıkesir'in Kültürel Mirasını Gelecek Nesillere Aktarmak

Balıkesir'in tarihi, kültürel ve doğal zenginlikleri, şehrin ruhunu ve kimliğini oluşturan önemli unsurlardır. Bu mirasın korunması, yaşatılması ve gelecek nesillere aktarılması, Balıkesir’in köklü geçmişinin anlaşılması açısından büyük önem taşımaktadır. Tarihi yapıları restore etmek, el sanatlarını desteklemek ve doğal güzellikleri korumak, bu kültürel mirasın sürdürülebilirliğini sağlamak için atılması gereken adımlardır.

Balıkesir, geçmişin izlerini taşıyan sokakları, doğal güzellikleri ve yaşayan gelenekleriyle, hem tarih meraklıları hem de doğa tutkunları için keşfedilmeye değer bir şehirdir.

 Mustafa Çetin - Balikessir.com Yazarı 




Balıkesir’in Simgesi Zağnos Paşa Cami: Bir Dayanışma Hikâyesi ve Gizemli Saat

1898 Balıkesir Depremi ve Zağnos Paşa Camii’nin Yeniden İnşası

Şiddetli Depremin Yıkıcı Etkisi

29 Ocak 1898 tarihinde Balıkesir’de meydana gelen şiddetli deprem, şehri derinden sarsan büyük bir felaketti. Deprem, yalnızca ev ve dükkânları değil, aynı zamanda şehrin en önemli tarihî yapılarından biri olan Zağnos Paşa Camii’ni de ağır şekilde tahrip etti. Sarsıntının etkisiyle caminin kubbesi tamamen çöktü, duvarları büyük ölçüde zarar gördü ve yapı kullanılamaz hale geldi. Yalnızca ibadet edenler için değil, aynı zamanda şehrin tarihî kimliği açısından da büyük bir kayıp olan bu yıkım, Balıkesir halkını derin bir üzüntüye boğdu.

Ömer Âli Bey’in Öncülüğünde Yeniden İnşa Süreci

Depremin ardından, dönemin Karesi (Balıkesir) Mutasarrıfı Ömer Âli Bey, Zağnos Paşa Camii’ni yeniden inşa etmek için harekete geçti. Caminin onarımı için gerekli maddi kaynaklar sınırlıydı, ancak Ömer Âli Bey, bu durumu bir engel olarak görmedi. İlk etapta kendi imkânlarını seferber ederek çalışmaları başlattı. Ancak böylesine büyük bir yapının ayağa kaldırılması için yalnızca kişisel gayret yeterli olmayacaktı. Bunun farkında olan Ömer Âli Bey, Balıkesir halkını da bu sürece dâhil etti ve toplumsal dayanışma ruhunu harekete geçirdi.

Balıkesir Halkının Dayanışma İçindeki Katkıları

Caminin yeniden inşasında Balıkesir halkı büyük bir fedakârlık gösterdi. Halk, taş ve toprak toplayarak inşaat sürecine doğrudan katkıda bulundu. Bunun yanı sıra, minare yapımı, büyük lambalar, mermer kapılar ve pencereler gibi bölümler için maddi destek sağladı. Zor şartlara rağmen Balıkesirliler, caminin eski ihtişamına kavuşması için el birliğiyle çalıştı. Bu süreç, yalnızca bir ibadethanenin yenilenmesi değil, aynı zamanda toplumsal birlikteliğin ve yardımlaşmanın en güzel örneklerinden biri oldu.

Zağnos Paşa Camii 1904’te Yeniden Açıldı

Yaklaşık 2,5 yıl süren yoğun çalışmaların ardından, Zağnos Paşa Camii 1904 yılında tekrar ibadete açıldı. Caminin kapısına yerleştirilen saat, yalnızca zamanı göstermesi için değil, bu büyük inşaat sürecinin tamamlanmasını simgelemesi için konuldu. Böylece, caminin yeniden inşası Balıkesir tarihine önemli bir dönüm noktası olarak geçti.

Ömer Âli Bey’in Balıkesir’e Katkıları

Ömer Âli Bey, yalnızca Zağnos Paşa Camii’nin yeniden inşasında değil, aynı zamanda Balıkesir’in genel imarı ve gelişimi için de büyük katkılar sundu. Görev süresi boyunca şehirde birçok eser kazandıran ve şehri kalkındırmak için kendi servetini harcamaktan çekinmeyen bu özverili yönetici, halk tarafından büyük saygı ve minnetle anıldı. Onun liderliğinde yapılan çalışmalar, Balıkesir’in yalnızca fiziksel olarak değil, sosyal ve kültürel açıdan da gelişmesine önemli katkılar sağladı.

Tarihî Bir Dayanışma Örneği

Zağnos Paşa Camii’nin yeniden inşası, yalnızca bir ibadethanenin onarılması değil, bir şehrin birlikte ayağa kalkışının sembolü oldu. Balıkesir halkının dayanışması ve Ömer Âli Bey’in kararlı liderliği sayesinde cami, tarihî ve kültürel mirasın önemli bir parçası olarak yeniden hayat buldu. Bu süreç, sadece geçmişin bir hatırası değil, aynı zamanda toplumsal birlikteliğin ve fedakârlığın gelecek nesillere aktarılması gereken kıymetli bir örneği olarak tarihe kaydedildi.




Balıkesir Zağnos Paşa Cami Saati (balikessir.com)



Balıkesir'de Gençler İçin Fırsat Eşitliği Şart

Balıkesir, konservatuvarı, Necatibey Eğitim Fakültesi ve köklü eğitim kurumlarıyla önemli insanlar yetiştirmiş bir şehir. Ancak bugün, gençler için sivil toplum yeterince güçlü değil ve yerel yönetimlerle iş birliği sınırlı.


Biz gençler olarak, Balıkesir’de bir düşünce kuruluşu ve gençlik projeleri platformu kurduk. Şehrimizin gelişimine katkı sağlamak, sosyal ve kültürel projeler üretmek istiyoruz. Ancak, bu çabalarımızı hayata geçirebilmemiz için fırsat verilmesini bekliyoruz.


Gençlere Fırsat Tanınmazsa, Beyin Göçü Kaçınılmaz

Balıkesir’in Bursa, İzmir ve İstanbul gibi büyükşehirlere olan yakınlığı hem bir avantaj hem de bir risk. Eğer yerel yönetimler gençlere yeterli fırsatları sunmazsa, Balıkesir’in yetiştirdiği yetenekli gençler bu büyük şehirlere göç etmek zorunda kalacak. Eğitim ve kariyer fırsatları açısından dezavantaj yaşayan gençler, kendi şehirlerinde geleceğe dair umut besleyemediklerinde başka şehirlere yönelmek zorunda kalıyor.


Gençler İçin Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum İş Birliği Geliştirilmeli

Balıkesir’in genç nüfusunu koruyabilmesi ve geleceğe hazırlayabilmesi için, gençlerin aktif katılımını teşvik edecek projeler ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Peki, ne yapılabilir?

Gençlik Meclisleri Kurulmalı: Yerel yönetimler, gençlerin karar alma süreçlerine dahil olduğu gençlik meclisleri oluşturmalı.

Sivil Toplum Desteklenmeli: Gençler tarafından kurulan sivil toplum girişimleri, yerel yönetimler tarafından fonlanmalı ve desteklenmeli.

İstihdam ve Girişimcilik Projeleri Geliştirilmeli: Balıkesir’de genç girişimcileri destekleyen hızlandırma programları, hibe ve kredi imkanları artırılmalı.

Sanat ve Kültür Alanında Gençlere Alan Açılmalı: Konservatuvar geçmişine sahip olan Balıkesir, sanatçı yetiştirme geleneğini sürdürmek için genç yeteneklere sahne ve üretim alanları sunmalı.

Balıkesir Gençleri İçin Gelecek Umudu Olmalı!

Şehrimiz, gençlerin hayallerini gerçekleştirebileceği bir yer olmalı. Eğer yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, gençleri dinleyip onlara alan açmazsa, Balıkesir en büyük değerini kaybedecek: geleceğini!


Şimdi, gençlerin sesini duymanın ve onlara hak ettikleri fırsatları sunmanın zamanı!



Bereketli Topraklarda Dönüşüm Rüzgarı

 Balıkesir’in kalbi, her geçen gün yeniden atmaya devam ediyor. Şehrimizin “Türkiye'yi Doyuran İl” olarak anılması, bereketli topraklarımız, zengin tarımsal çeşitliliğimiz ve güçlü hayvancılık potansiyelimiz sayesinde mümkün oluyor. Ancak, Balıkesir’in üretim gücü ne yazık ki tam anlamıyla değerlendirilmekten uzak. Çiftçilerimizin emekleri, hasat sonrası ürünlerin ellerinde kalması, pazarlama ve işleme tesislerinin eksikliği gibi sorunlarla gölgeleniyor. Yerel yönetimler, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları, kooperatifleşme, dijital pazarlama ve yerel üretim merkezlerine yapılacak yatırımlarla bu sıkıntıların üstesinden gelmeye çalışıyor.


Balıkesir, sadece ekonomik anlamda değil, kültür ve sanat alanında da önemli bir dönüşüm yaşıyor. Şehrimizdeki sanat atölyeleri, kültür merkezleri ve festivaller, yerel renklerimizi ve geleneklerimizi canlandırırken; genç nesil de yaratıcı projeleriyle adından söz ettiriyor. Bu durum, Balıkesir’in sadece üretimle sınırlı kalmayıp, sosyal ve kültürel dinamiklerin de yükseldiğini gösteriyor. Eğitim kurumları ve genç girişimciler, sosyal projeler ve gönüllülük faaliyetleriyle şehrimizin yenilikçi ruhunu güçlendiriyor. Aynı zamanda çevre dostu uygulamalar ve geri dönüşüm projeleri, Balıkesir’in doğasını koruma konusunda umut verici adımlar atılmasını sağlıyor.


Yerel yönetimlerin uzun vadeli planları, altyapı yatırımları ve kentsel dönüşüm projeleri ile Balıkesir, geleceğe dair sağlam temeller atıyor. Her adımda, üretilen ürünlerin değeri artırılmak, çiftçilerimizin hak ettiği karşılığı bulması sağlanmak isteniyor. Balıkesir’in Sesi olarak bizler, şehrimizin ekonomik, kültürel ve sosyal dönüşümünü yakından takip ediyor, yaşanan gelişmeleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya devam ediyoruz. Şehrimizin nabzını tutuyor, üretimden kültüre, eğitimden çevreye uzanan her alanda umut veren adımlara şahit oluyoruz. Balıkesir’in geleceği, hep birlikte inşa edeceğimiz güçlü bir yarına doğru ilerliyor.



SINDIRGIDA NERELER GEZİLİR?

 SINDIRGIDA YAPMADAN DÖNMEYİN

Yörenin Tek Çömlek Atölyesinde kendi ellerinizle yaptığınız Toprak Fincan Takımı ve Çömlek Gramofonu almadan

⚫ Emendere'nin termal sularında şifa bulmadan

⚫ Hisaralan'ın kaplıca sularında yorgunluğunuzu atmadan

⚫ Şerif Paşa Camii ve meydanında tarihi atmosferi keşfetmeden

⚫ Tıbbi aromatik bitki çaylarını içmeden

⚫ Yöreye has ürünleri alabileceğiniz Hanımeli Çarşısını gezmeden

⚫ Ev hanımlarının evlerinde yapılan yöresel börekleri yemeden

⚫ Kertil Çam Ormanlarından özünü alan Tarihi Kertil Çam Kolonyalarını almadan

⚫ Antik Osmanlı çarşısını gezmeden

⚫ Atın üzerinde doğayı keşfetmeden

⚫ Ulus Dağında yetişen endemik bitkileri görmeden

⚫ Doğanın büyüsünde anılarınızı ölümsüzleştirecek kadrajları yakalamadan

Cüneyt Vadisi yürüyüş parkurunun tatlı rüzgarında oksijeni depolamadan

⚫ Tarihi Ambarlarda saklanan doğal ürünleri almadan

⚫ Üreticisinden doğal ürünleri alabileceğiniz, cumartesi günleri kurulan bölgenin en büyük kapalı pazar yerini gezmeden

⚫ Termal sulardan lezzetini alan yöresel Kabak Tatlısını yemeden

Yöreye has Küçükbükü Çıtır Kavununu almadan

⚫ Sokak köftecilerinde ekmek arası lezzetin tadına bakmadan

Birbirinden güzel lokantalarda, yörede yetişen et ve sebzeler ile yapılan ev lezzetindeki yemeklerin tadına bakmadan

Sındırgı'dan dönmeyin..


YEŞİL SINDIRGI?

Sındırgı, eşsiz doğal güzellikleri ve kültürel hikayeleriyle yeşil bir şehirdir. Cüneyt ve Simav Çayı’nın buluştuğu orman kenarında yer alırken, Çaygören Barajı’nın manzarası insanı hayran bırakır.

Rum ustalarının taşı ve ahşabı ustalıkla birleştirerek yaptığı benzersiz sivil mimari örnekleri, tarihi yapılarıyla geçmişi günümüze taşımayı başarmıştır. Ancak 1984 yılında İzmir-İstanbul yolunun güzergahının değiştirilmesi ve tütün üretiminin kota ile sınırlanması, tarım şehri olmasına rağmen turizme yönelerek yanlış politikalarla Sındırgı’nın göç vermesine neden olmuş ve ilçe nüfusu 50 binden 30 bine kadar düşmüştür.

Sındırgı, termal kaynakların bulunduğu bir bölge olarak “Turizm Bölgesi” ilan edilmiş ve bu kapsamda çeşitli büyüklükte otel yatırımları yapılmıştır. Geçmişin ve kültürel mirasın önemini fark eden Bilge Nesil Gençlik Bilişim Sanat ve Turizm Derneği, yerel idarelere çeşitli proje fikirleri sunmuş ve Hanımeli Çarşısı gibi önemli yapıları hayata geçirmiştir.

Şehir, mutluluğun ve dinginliğin simgesi olarak lanse edilmiş ve Bilge Nesil Gençliğin önerisiyle leylek tasarımıyla “Doğal Şehir” olarak anılmıştır. Ancak aslında bu tasarım, 2000’li yıllardan önce kullanılan “Yeşil Sındırgı"nın korunması gerektiğini hatırlatmak amacıyla sunulmuş bir göndermedir. 🌿


Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü Yapay Zekasını Çalıştırdı

 Balıkesir İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Balıkesir’in doğal ve kültürel güzelliklerini kelimelerle tanımlayarak, yapay zekanın bu kelimeleri resme çevirmesini isteyerek görseller oluşturdu. Bu görsellerin sosyal medya hesabında paylaşıldığı belirtildi. 

Yaptığı paylaşımda;

 "Herkese Merhaba!

Çok sevilen Yapay Zeka çalışmalarımıza tam gaz devam ettik. Ve bugün Balıkesir’imizin ilçelerinin devamını sizler için derledik 🤖🖼️🎨"

Yapay zeka ile görsel oluşturmak, 

kelimeleri resme dönüştürmek anlamına gelir. Bu, bir metin açıklaması vererek, yapay zekanın bu açıklamaya uygun bir görsel üretmesi demektir. Yapay zeka ile görsel oluşturmak için çeşitli ücretli veya basit düzey araçlar ve uygulamalar bulunmaktadır.

Daha önceki paylaşımda; https://www.sindirgi.net/2024/01/yapay-zeka-ile-balikesir-cizildi.html

Balıkesir, Ayvalık, Bandırma, Burhaniye, Edremit, Erdek, Gönen, Marmara Adası, Sındırgı ilçelerinin yapay zeka görselleri oluşturulmuştu.

Bu paylaşımda ise, Balya, Bigadiç, Dursunbey, Gömeç, Havran, İvrindi, Kepsut, Manyas, Savaştepe, Susurluk

ilçelerinin görselleri yapay zeka ile oluşturulmuş. Beğeninize sunuyoruz Yorumlarınızı bekliyoruz :)

Balya

Bigadiç

Dursunbey

Gömeç

Havran

İvrindi

Kepsut

Manyas

Savaştepe

Susurluk


Kokusu Burnumda: Mahalle Fırınlarında Pişen Ekmek

Merhabalar. Bizde fırına “hurun” denir. Niye bilmem. Merak ettim. Hurun diyen başka yerler de varmış.

Fırında ekmek yapmak ev olmanın bir gereğiymiş gibi düşünürdüm ben. Sanki annelerin elinden çıktığı için güzel olurdu ekmekler de.

Düvertepe’deki fotoğraf turunda fırınları da çektim.

Fırın önünde kimseler görmedim hiç. Artık fırıınlar kullanılmıyormuş. Öyle dediler. Nedenlerini anlamak zor değil. Büyük aile kalmadı bir kere. Daha çok yaşlılar var köyde. Onların da çoğu yalnız yaşıyor. 

Köyü arabasıyla ziyaret eden bir fırıncı vardı.  Ekşi maya köy ekmeklerinden satıyordu. Anam da ekmeğini ondan alırdı. Yine öyledir sanırım. Bir ekmek bir hafta yetiyor ona. Fırında niye ekmek yapsın? 

Ramazan bayramı arefesinde peksimetler için yakılıyormuş artık fırınlar. Bizim köylülerden sini sini peksimet fotoğrafları paylaşanlar vardı. Onların sayısının da iki elin parmaklarını geçeceğini sanmam.

Zor iştir ekmek yapmak. Zahmetlidir. Ustalık ister. Her şeyin kararını bileceksin. Bilmiyorsan bilene soracaksın.

Hele büyük ailelerde. O hamur teknesinin içinden çıkmak hiç kolay değildir. Güç kuvvet ister. Terini de akıtmayacaksın hamura. 

Bir önceki ekmekten ayırdığın mayayı hazırlayacaksın bir kere. Ne kadar un koyacaksın tekneye? Suyun sıcaklığı nasıl olacak? Suya ne kadar tuz atılacak? Ne zamana kadar yoğuracaksın? Mayalanması ne kadar sürecek? Hamuru binetlere ne zaman koyacaksın? Yeterince orası da olmalı ekmeklerin. Yoksa hamur yapışıverir. Binetleri fırın önüne götüreceksin, hamur orada da bekleyecek.

Fırının ekmek bırakmaya hazır hale getirilmesi de ustalık ister. Ateşi nasıl ayarlayacaksın? Kızgın ardı olunca nispeten kolay. Ama ya kızgıncıysan. Fırına ne kadar kesme atacaksın? Çok kızdırırsan ekmekler yanar. Dışı pişer içi hamur kalır. Ateş az gelirse bu kez ekmeklerin kabukları kalın olur. Fırındaki küllerin iyi süpürülmesi de önemli. Süpürürken söngenin yanmamasına dikkat edeceksin. Fırının ağzında bir miktar köz bırakman lazım. Sonra sıra kürekle ekmeklerin fırına bırakılmasına gelir. El çabukluğu önemli. Hamurlar yayılırsa olmaz.

Ekmekler fırında. Fırının ağzı kapalı. Ekmeğin piştiğini nasıl anlayacaksın? Arada kapağı açıp içeri bakarsın. Ortalardan bir ekmeği çıkarıp ağırlığını yoklarsın. Ekmeği tartarken ellerin yanar. Vakti gelmediyse geri yerine koyarsın. 

Fırından önce pideler çıkar. Pidelerin hamuru incedir. Fırının ağzına yakın konulur. Onun için çabuk pişer. Pidelerden bir ikisi parçalayıp fırın önündekilere dağıtmak adettendir. Mis gibi kokar fırından çıkan ekmek. Çevredekilerin canı çeker. 

Şimdilerde ekmek ertesi güne kalınca yemiyoruz. Oysa çocukluğumuzda öyle miydi? Fırında yapılan ekmek 10-15 gün dayanırdı bizim evde. Sonuna doğru öyle bir kururdu ki o da. Ninem ekmek dilimlerini ıslatıp öyle yerdi. Bu yüzden de taze ekmekli sofralar çok özeldi.

Önceden evlerde sadece ocak başı varmış. Onun için fırında pişecek yemekler için de köy fırınları kullanılırmış. Neyse ki sonradan maşıngalar çıktı da fırın yemekleri kolayladı. 

Fırında ekmek yanında sini de yapılırdı. Çoğunlukla sinide börek pişirilirdi. Genellikle iki kat hamurun arasına katık konurdu. Çökeleğe katık denir bizde. Yağsız olduğu için erimez katık. Dereotu, maydanoz da eklenir tat versin diye. Ispanak ya da  pırasa ile börek yapanlar da vardı. Sini bol yağlı olursa daha lezzetli olurdu. 

Burada “hurun aşı”nı atlamak olmaz. Taze ekmekle “hurun aşı” yemek tam bir ziyafet olurdu bizim için. Bandıra bandıra. “Parmaklarını yemek” deyimini hurun aşıyla eşleştirirdim ben. Hurun aşı yaz yemeğidir. Patlıcan, biber, domates, soğan, sarımsak doğranıp yağı tuzu da eklenir. Siniyle fırında pişirilir. Evlerde pişenden farklıdır hurun aşının tadı. 

Şimdi köydeki fırınlar öksüz. Yine de çok bakımsız görünmediler bana. 

Çoğunlukla ekşi maya taş fırın ekmeği girer bizim eve. Çocukluğumuzdaki ekmeğin tadını  kokusunu bulamayacağımızı bilsek de.

Sağlıcakla.

Yazı ve Fotoğraf: Mustafa Altınöz
Editör: Süleyman Çetin 

Balıkesir Sındırgı Düvertepe Mahalle Fırını







TEK ÇİVİ ÇAKILMADAN YAPILAN AHŞAP CAMİ : ELMALI

 TEK ÇİVİ ÇAKILMADAN YAPILAN AHŞAP CAMİ

  ELMALI KÖYÜ : İZNİK / BURSA 

Bursa'nın İznik ilçesi Elmalı köyünde 1884 yılında Trabzonlu ustalar tarafından çivi kullanılmadan, çentik yöntemiyle büyük bölümü 93 meşe ağacı kullanılarak yapılan ahşap cami, ihtişamıyla yıllara meydan okuyor.

O dönemde büyük bölümü 93 meşe ağacıyla yapıldığı bilinen, tavanında çam ve bazı bölümlerinde ardıç kullanılan yaklaşık 150 metrekarelik camide, küçük bir asma kat da bulunuyor. Cami, ziyaretçilerin ilgisini çekiyor.  

Bu özellikteki bir caminin Doğu Karadeniz'deki yapıları andırdığını görüyoruz. Burada 1871'de bir mescit inşa edilmiş. Bu mescit daha sonra bir yangınla yok olmuş. Daha sonra Trabzonlu ustalar tarafından 1884 yılında şimdiki çivisiz ahşap bir cami yapılmış. 

Söz konusu camiye 1947'de küçük bir ekleme yapılmış.

Ahşap camide ısıtma sistemi olmadığı için kışın yeni cami, yazın ise ahşap cami kullanılıyor. 

Çivisiz cami bizim kültür mirasımız olarak korunup kollanıyor. Marmara Bölgesi'nde çivisiz yapılan tek cami olduğu için vatandaşlar zaman zaman gelerek burayı ziyaret ediyor. Yani cami bu yönüyle bakıldığında turizm açısından da önem arz ediyor." 

Elmalı köyü sadece ahşap camisi ile bilinen bir yer değil. Aynı zamanda Karadeniz yaylalarını aratmayacak mükemmel bir yaylaya sahip. Gün boyu temiz havası ile piknik yapabileceğiniz bu yaylaya hayran kalacaksınız..





Türk İslam Sanatlarında Kullanılmış Hayvan Figürleri

Türk İslam Sanatları Tarihi’nde hayvan figürleri:


1: Erzurum Yakutiye Medresesi, en üstte kartal, onun altında “hayat ağacı” ve onun altında da iki tane aslan figürleri.



2: Erzurum Çifte Minareli Medrese, Çift başlı kartal, hayat ağacı ve çift başlı ejder figürü.



3: Ağrı İshak Paşa Sarayı, Aslan figürü ve aslanın kuyruğu ile başlayıp uzayan ve diğer aslanın kuyruğu ile birleşen bir çeşit hayat ağacı.



4: İzmir Birgi, Aydınoğlu Mehmet Bey Camii, köşe taşı olarak kullanılan aslan figürü. Muhtemelen devşirme.



5: Topkapı Sarayı Bağdat Köşkü çinileri içinde gizlenmiş kuşlar.



6: Sivas Gök Medrese’nin taç kapısı üzerinde 12 Hayvanlı Çin takvimine atıf olarak düşünülen karışık hayvan figürleri. Ejderler net olarak görülüyor. Sağdakinde ise kanatlı bir insan figürü var gibi.



Kayseri Hunat Medresesi’nin su oluklarında (çörten) ise Boğa başına benzeyen bir figür kullanılmış. Fakat bir takipçimizin hocası bunun Aslan figürü olduğunu belirtmiş.

Erzurum Üç Kümbetler’de ise Boğanın boynuzları arasında bir insan başı olduğu bilgisine ulaştım.

7: Adana Ulu Camii’nde çift başlı yılan ya da ejder figürü. Bu kümbete benzeyen ögenin bir benzeri daha yok.



İshak Paşa Sarayı’nda Kartal, Aslan ve İnsan figürlü ahşap taşıyıcılar. Detaylı videosu abonelere özel kısımda video ile anlattık. Bakabilirsiniz.

8: Amasya Sabuncuoğlu Şerafettin Daruşşifası’nın taç kapısında tam olarak ne olduğu belli olmayan bir sembol. Yılan gibi duruyor.



9: Cizre Ulu Camii kapısının ejder motifli tokmakları. Orijinalleri Danimarka’da. (İzinsiz alınmış, ÇALINMIŞ)



Bunların dışında Diyarbakır Ulu Camii ve Mardin’deki tarihi yapılarda hayvan figürleri görmek mümkün. Bursa ve Konya arşivimde hiç bu tarz motiflere denk gelmedim gözden kaçmış olabilir.

Özetle; Selçuklu dönemi eserlerinde camii ve medreselerde hayvan figürü çokça kullanılmış; Osmanlı döneminde daha çok geometrik ve bitkisel motiflere ağırlık verilmiş diyebiliriz. Türklerin Orta Asya’dan getirmiş olduğu kültürün bunda etkisi vardır. Biraz da İran’ın.


Kaynak: instagram: Anadolunun Camileri


Özel Osmanlıca Mezar Taşı Tasarım Hizmeti




Osmanlıca Mezar Taşı Tasarım Hizmeti Alabilirsiniz. Özel tasarımlar yapılmakta olup sadece tasarım ve modellemesi hazırlanmaktadır. İletişim: https://www.sindirgi.net/p/iletisim.html

Osmanlıca mezar taşı tasarımı, geçmişin estetik ve anlam yüklü geleneğini günümüze taşıyan özel bir hizmettir. Mezar taşları, Osmanlı döneminde kadın ve erkek mezarları olarak iki ana kategoride tasarlanmıştır. Her bir taş, anlamlı detaylar içerir ve beş temel bölümden oluşur:

Başlık: Erkek mezar taşlarında “Sarık,” “Kavuk,” ve “Fes” gibi başlık türleri bulunur. Bu başlıklar, mezar taşında yatan kişinin yaşarken hangi tarikata veya mesleğe ait olduğunu gösterir. Örneğin, serpuş adı verilen başlıklardan Mevlevi, Bektaşi, Melami gibi tarikatlara mensup olduğu anlaşılabilir. Aynı şekilde, yeniçeri, kadı, esnaf, din adamı gibi meslekler de başlıklardan okunabilir.

Serlevha: Mezar taşlarının başlangıcında yer alan yazılı metinlerin bulunduğu bölümdür. Osmanlı dönemi, İslam dinini güzel bir şekilde özümsediği için, kabir hayatına başlarken yüce yaradanın ismini mezar taşına giriş cümlesi olarak kazıtmıştır. “Hüvelbaki” ifadesi, mezar taşlarında en sık görülen giriş cümlesidir. Mevlevi ve Bektaşi ser levhaları ise “Hu” ile başlar ve Allah’ı en kısa ve veciz şekilde anlatır.

Kimlik Tanımı: Bu bölümde mevtanın kimlik bilgileri, sülaleye mensup olduğu, taşıdığı unvanlar, ölüm nedeni ve kadınsa kimin hanımı veya kızı olduğu belirtilir. Bu ifadeler bazen kısa, bazen de uzun cümlelerle ifade edilir. Mezar taşları kitabeleri, Osmanlı insanının estetiğe ve edebi sanatlara verdiği önemi yansıtır.

Dua: Mezar taşları, ziyaretçilerden dua alabilme isteğiyle yol kenarına dikilir. “Ziyaretten murat dua’dır, bugün bana ise yarın sana’dır” ifadesi, Osmanlı mezarlıklarında sıkça görülen dua cümlesidir. Bu istek aynı zamanda ziyaretçilere ölümü hatırlatmak ve bir gün sıranın kendilerine geleceğini hatırlatmak içindir.

Tarih: Kitabenin en sonunda mevtanın ölüm tarihi yazılır. Hicri takvim kullanıldığı için bazen sadece yıl olarak verilirken, bazen gün, ay ve yıl birlikte verilir. Tarih bazen ser levhanın altına da yazılabilir.

Bu özel tasarımlar, geçmişin izlerini taşıyan modern mezar taşlarıdır. Eğer Osmanlıca mezar taşı tasarımı hizmeti almak isterseniz, bu geleneği yaşatmak için uygun bir seçenek olabilir.




İsrail'in Tel Aviv İslam Üniversitesinde Yetişenler Nerede?

Birçoğunuzun bilmediği, yeni öğreneceği bir üniversite...

Evet İsrail'in başkenti Tel Aviv'de 1956 yılında kurulmuş olan Tel Aviv İslam Üniversitesi'nden bahsediyorum.

Yaklaşık 65 yıldır eğitim vermeye aralıksız devam etmektedir.

Bu üniversitede, Kur'an, hadis, siyer, kelam, akaid, Arapça, psikoloji, sosyoloji, tarih, coğrafya, gibi birçok alanda dersler okutulmaktadır.

Öğrencileri Yahudi çocuklar arasından seçerler.

Seçtikleri bu çocukları “Müslüman din adamı” olarak yetiştirip, mezun olabilmeleri için özel çaba harcamaktadırlar.

Daha sonra mezun olan öğrenciler, Müslümanların arasına girip onlarla beraber İslami faaliyetlere girerek Müslümanlarla iletişim kurarlar.

Şunu da belirtmekte fayda var.

Öğrenciler; yetişip mezun olunca, onlara bundan sonraki hayatında kullanacağı isimler verilir.

Örneğin; çocuğun ismi Ariel iken, mezuniyeti sonrası "Ebu Bekir el-Bağdadi" [EBU HANZALA, ŞEYH NAZIM KIBRISİ, ŞEYH AHMED YASİN BURSEVİ] gibi bir isimlerle karşınızda bulursunuz.

Ve bu çocuklar; inanıp iman ettiğiniz dininizi, sizden iyi bilen, âlim bir şahsiyet olarak  fetva aldığınız, arkasında namaza durduğunuz birileri olurlar.

Hatta, cemaat, tarikat kurup Müslümanlara önderlik ettikleri olmuştur.

Çünkü bu üniversitede yetişen çocuklar, dünyanın her tarafındaki, nüfusu yoğun Müslüman ülkelere gönderilerek, buralarda faaliyet göstermelerine her türlü olanak sağlanmaktadır. Arkalarında maddi güç sağlayıcıları vardır.

Eveeet...

Şimdi gelelim bu işleri organize eden, her türlü faaliyetleri yöneten, koruyup kollayan, gözeten, dünyanın her tarafına, dini, siyasi, ekonomik alanlarda adamlarını yerleştiren,

Siyonizmin hakimiyetini sağlamlaştıran günümüzdeki istihbarat oluşumu MOSSAD gerçeğine...

• 

MOSSAD'ın Tel Aviv İslam Üniversitesi'ni kurmasındaki amaç, senin gibi olan; ama senden olmayanları yetiştirip senin içine yerleştirmek ve bu sayede her geçen gün hakimiyetini sağlamlaştırmak.

Başarıyorlar mı peki ?

Gün geçtikçe gücü artıyorsa demek ki başarıyorlar.

Peki buna karşı Müslümanlar ne yapıyor?

MOSSAD'ın yetiştirmiş hocaların peşinde İsrail'e lanet mitingleri düzenlenip;

Kahrolsun İsrail!

Kahrolsun Siyonizm!

Diyerek bir kaç dua ederek, ölenler için gıyabi cenaze namazı kılıp, gazı alınmış olarak eve vicdanı rahatlamış şekilde gitmenizi sağlıyorlar.

Yok öyle değil diyen varsa eğer; açsın haritayı koysun önüne son 40-50 yılda İsrail'in nereden nereye gelmiş olduğunu görür.

MOSSAD, yeni Lawrence'lar yetiştirip en can alıcı noktalarda önümüze imam diye yerleştirirken.

Müslümanlar slogandan öteye gidemiyor maalesef...

Acı gerçeğimiz budur.

O yüzden

Eğitim!

Eğitim!

Adam akıllı eğitim..!

Y.Yıldızbaş



10 Ekim Dünya Balıkesirliler Günü Kutlaması

Kurtuluş savaşında en çok şehit veren 2. ilimiz

Kuvayı Milliye şehri 10.10  Dünya BALIKESİRLİLER günü kutlu olsun.

Selam saygı ve muhabbetlerimizle..

sindirgi.net


Dünya Balıkesirliler Günü Nedir?

Balıkesir'de her yıl 10 Ekim tarihinde kutlanan Dünya Balıkesirliler Günü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlenmektedir. Bu yıl da Balıkesir'de, Balıkesirliler Dernekleri Federasyonu tarafından kortej yürüyüşü düzenlenmiştir. Etkinlikler, Balıkesir Türküleri Konserleri ile sona ermiştir.


Dünya Balıkesirliler Günü İlk Ne Zaman Kutlanmaya Başladı?

10 Ekim 2010 (10.10.2010) tarihinde kutlanmaya başlanan  Dünya Balıkesirliler Günü  , Balıkesirliler Dernekleri Federasyonu ve Kent Konseyi üyeleri tarafından düzenlenen törenle kutlandı.



Balıkesir Neden İstiklal Madalyası Almak İstiyor?

Balıkesir, Türkiye'nin kurtuluş savaşı sırasında Kuvayi Milliye (millî kuvvetler) öncülüğü ile önemli bir rol oynamıştır. Balıkesir'in İstiklal Madalyası alması için çalışmalar yapılmaktadır. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi tarafından Balıkesir’e, İstiklal Madalyası verilmesi konusunda yapılan çalışmalar değerlendirilmiştir. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Balıkesir Milletvekili Ahmet Akın, TBMM’de yaptığı konuşmada bir kez daha Kuvayı Milliye’nin başkenti Balıkesir’e İstiklal Madalyası verilmesini istemiştir. İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener de TBMM Grup Toplantısında yaptığı konuşmada Balıkesir’e İstiklal Madalyası verilmesi için çağrıda bulunmuştur.