Balıkesir

üretim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
üretim etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster

Balıkesir’i Balıkesir Yapan Değerler Neler?

Balıkesir’in Ruhu Sadece Taşta, Toprakta mı Saklı?

Balıkesir… Sadece tarihi eserleri, turistik kıyıları ve kültürel mirasıyla değil; yaşanmışlıklarıyla, insanıyla, sesiyle, kokusuyla ve dokusuyla anlamlı bir şehir. Müzeleriyle geçmişe, yaylalarıyla ferahlığa, sahilleriyle huzura açılan kapıdır belki ama onu Balıkesir yapan yalnızca bunlar değildir. Çünkü bir şehri şehir yapan, onun haritada kapladığı alan değil; yaşattığı hissin ta kendisidir.

Balıkesir; sokakta gülerek koşan bir çocuğun neşesidir. Gölgesinde oyun oynanan ağacın gövdesidir. Tarladan dönen, yorgun ama umutla gülümseyen çiftçi amcanın alın teridir. Tezgâhının başında ilmik ilmik dokuma yapan teyzemizin sabrıdır. Evlat bekleyen yaşlı bir çiftin, pencere önündeki sessiz duasıdır. Kaldırım kenarında uyuklayan kedi, kıyıda su içen kuş, sokaktan selam veren komşudur Balıkesir.

Bir yağmurdan sonra toprağa sinmiş çiçek kokusunda saklıdır Balıkesir. Bi ağacın altına yaslanıp gökyüzünü izlerken içimize çektiğimiz sessizlikte, geceleri uzaklardan duyulan köpek havlamasında, sabahları uyanan horoz sesinde hissedilir. Rengârenk yöresel kıyafetlerle halay çeken kadınların ayak sesidir Balıkesir. Pazarda "bereketli olsun" diyen esnafın, fırından yeni çıkmış ekmeğin buğusudur.

Balıkesir sadece bir şehir değil; yaşayan, anlatan, öğreten ve büyüten bir yaşamdır. İnsanı, hayvanı, çiçeği, taşı, toprağıyla bir bütün olan; geçmişle bugünü aynı potada harmanlayan bir bellektir. Kar beyazı kuzusuyla da, köy çeşmesinden su taşıyan çocukla da, saban süren yaşlı bir ellerle de yeniden ve yeniden doğan bir hikâyedir. Bir ilçesinde üzüm yetişir, bir diğerinde zeytin; ama her karışında sevgi yeşerir, emek kokar.

Çünkü bizce Balıkesir’i Balıkesir yapan; sadece geçmişin izleri değil, bugünün sahip çıkanlarıdır. Tarihi kadar bugünü paylaşanlarıdır. Sokakta yürüyen bir gencin selamı, tarlasındaki çiftçinin duası, çömlek başında dönen toprağın kıvama gelmesi, bir annenin elinden çıkan dantelin sabrı, her biri bu topraklara ait kimliğin parçalarıdır.

Balıkesir’i anlatmak, sadece broşürlerde yer alan bilgilerle olmaz. Onu tanımak için yokuş yukarı yürüyüp bir çınar ağacının gölgesinde dinlenmeli, köy kahvesinde çay içip bir büyüğün anlattığı hikâyeyi dinlemeli, sabah pazarda alışveriş yaparken "nasılsın" diyen teyzenin gözlerine bakmalı. Çünkü Balıkesir, yaşanmadan bilinmez.

Ve biz inanıyoruz ki…
Balıkesir’i Balıkesir yapan; saymakla bitmeyecek kadar çok, hissettikçe çoğalan her şeydir.



İnovasyon ve Eğitimle Bir Ülke Nasıl Dönüşür?

 Girişimcilik: Bir Ülkenin Geleceğini Şekillendiren Güç

Sevgili dostlar,

Bir ülke girişimci olmaya karar verip gerçekten başarılı olabilir mi? Bir ülke, yer altı zenginliklerine sahip olmadan, büyük doğal kaynaklara dayanmadan, sadece insan kaynağına ve teknolojiye yatırım yaparak küresel bir ekonomi haline gelebilir mi?

Bu soruya en net cevabı veren küçücük kara parçalarından biri malesef israil. Petrolü yok, doğalgazı yok, tarihi boyunca etrafındaki ülkelere sürekli saldırmış ve Filistinlilere soykırım uygulamış. Ancak sahip olduğu en değerli kaynağı keşfetmiş: İnsan sermayesi.

Soykırım yaparken bile özgüveni oldukça yerinde olan israil, bugün dünyanın en yenilikçi ülkelerinden biri. Verilere bakacak olursak:

  • Sivil Ar-Ge harcamaları/GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) oranında dünyada 1. sırada.
  • Kişi başına düşen risk sermayesi yatırımlarında dünyada 1. sırada.
  • NASDAQ (Teknoloji ağırlıklı şirketlerin değerlemesi) listesinde yer alan şirket sayısında dünyada 2. sırada.
  • Her 1,800 vatandaşa bir yeni girişim düşüyor.

Bu veriler, güçlü doğal kaynaklara sahip olmayan bir ülkenin girişimcilik ekosistemiyle nasıl bir dünya devine dönüşebileceğini gösteriyor. Peki, biz Türkiye olarak bundan ne öğrenebiliriz?

Bir Ülkenin Girişimci Olması Ne Anlama Geliyor?

Girişimcilik sadece şirket kurmak ya da yeni bir fikir geliştirmek değildir. Girişimcilik, risk alabilen, problem çözebilen, yeniliğe açık bir toplum inşa etmek demektir. Ekonomik büyümenin, teknolojik ilerlemenin ve uluslararası rekabet gücünün temel taşıdır.

Girişimci bir ülke olmak demek:

  • İnovasyonu teşvik eden bir kültüre sahip olmak,
  • Bilgiye dayalı ekonomiye yatırım yapmak,
  • Eğitimi, Ar-Ge'yi ve teknolojiye yönelmeyi öncelik haline getirmek,
  • Gençleri girişimcilik konusunda cesaretlendirmek demektir.

Ve en önemlisi: Eğitim sistemini girişimciliği destekleyecek şekilde yapılandırmak!

Türkiye’nin Girişimcilik Potansiyeli

Türkiye, dinamik bir nüfusa ve stratejik bir konuma sahip. Ancak girişimcilik konusunda henüz hak ettiği noktada değil. Ar-Ge harcamaları artırılsa da, İsrail gibi bir yenilik merkezi olabilmek için daha fazla girişimci ruha ihtiyacımız var.

Peki, Türkiye girişimci bir ülke olabilir mi? Kesinlikle olabilir! Ancak bunun için bazı temel noktalara odaklanmamız gerekiyor:

Eğitim Sistemi Yenilikçi Olmalı

Girişimcilik, ilkokuldan itibaren eğitimin bir parçası olmalı. Ezberci sistem yerine, sorgulayan ve üreten bireyler yetiştirmek zorundayız. Kodlama, tasarım odaklı düşünme, problem çözme yetenekleri çocuklara küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalı.

Ar-Ge ve Risk Sermayesi Desteklenmeli

İsrail’in en büyük başarısı, Ar-Ge yatırımları ve girişimcilere verilen desteklerle gerçekleşti. Türkiye’nin de teknolojiye ve yeniliğe yatırım yapan şirketleri daha fazla desteklemesi gerekiyor. Risk sermayesi yatırımları artırılmalı, üniversiteler teknoloji üretim merkezlerine dönüşmeli.

Global Düşünce Yapısı Geliştirilmeli

Girişimciliğin en büyük düşmanı yerel düşünmektir. Küresel rekabetin içinde yer almak için gençlerin dünya ile entegre olmaları sağlanmalı. Türkiye’de üretilen fikirler, yalnızca Türkiye pazarına değil, uluslararası pazara hitap edebilmeli.

Başarısızlık Korkusu Aşılmalı

Girişimcilik, deneme-yanılma sürecidir. Dünyaca sevilmeyen israilde bile başarısızlık, bir girişimcinin kariyerinde bir basamak olarak görülüyor. Ancak Türkiye’de hala “bir iş batırmak” büyük bir başarısızlık olarak algılanıyor. Girişimcilik kültürünün gelişmesi için, başarısızlığın öğrenme sürecinin bir parçası olduğu kabul edilmelidir.

Sonuç: Türkiye’nin Geleceği Girişimcilikte!

Sevgili dostlar, dünyanın en büyük ekonomileri girişimcilik ile büyüdü. ABD, Çin, Almanya, İsrail gibi ülkeler, sahip oldukları kaynaklardan çok yenilikçi düşünce sistemleri ve girişimcilik ekosistemleriyle öne çıktılar.

Türkiye, dinamik nüfusu, büyük potansiyeli ve stratejik konumu ile girişimcilik alanında büyük fırsatlara sahip. Ancak bu potansiyeli hayata geçirmek için eğitimi, Ar-Ge'yi ve risk almayı teşvik eden bir ekosistem yaratmak zorundayız.

Girişimcilik, yalnızca bireysel başarı değil, bir ülkenin geleceğini belirleyen en büyük güçlerden biridir. Eğer Türkiye girişimcilik kültürünü güçlendirebilirse, önümüzdeki yıllarda küresel ölçekte çok daha büyük başarılara imza atabiliriz.

Unutmayalım, bir ülke girişimci olmayı seçebilir ve başarılı olabilir. Yeter ki doğru adımları atalım!

Sevgiyle kalın,

Bu arada bazı verileri ve ilham aldığım kıymetli Erhan Erkut Hocamıza teşekkür ederim.

Süleyman ÇETİN
Çevre Yüksek Mühendisi ve Proje Uzmanı



Kooperatifçilik ile Daha Güçlü Bir Balıkesir Mümkün!

 Balıkesir’de Kooperatifçilik ile Güçlenelim: Zeytin, Höşmerim, Halıcılık ve Pirinç Üretiminde Yeni Bir Dönem

Balıkesir, verimli toprakları, kadim üretim kültürü ve zengin gastronomisiyle Türkiye’nin gözde illerinden biri. Marmara ve Ege bölgelerini birleştiren bu özel şehir; zeytinden höşmerime, halıcılıktan pirinç-çeltik üretimine kadar pek çok alanda potansiyel barındırıyor. Ancak bu potansiyelin kalıcı bir güce dönüşmesi, üreticinin emeğinin karşılığını alabilmesi ve sürdürülebilir bir üretim modeli kurulabilmesi için kooperatifleşme en önemli adımlardan biri.


2025 yılının Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan edilmesi, Balıkesir’de kooperatifçilik bilincini artırmak ve güçlü örgütlenmeleri teşvik etmek adına büyük bir fırsat sunuyor. Gelin, Balıkesir’in eşsiz ürünlerine kooperatifler aracılığıyla nasıl değer katabileceğimizi konuşalım.


1. Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Kooperatifleri

Balıkesir, Türkiye’nin önde gelen zeytin üretim merkezlerinden biri. Ayvalık, Edremit ve Gömeç başta olmak üzere birçok ilçede binlerce yıldır zeytin yetiştiriliyor. Ancak üreticilerin daha güçlü pazarlara açılabilmesi, markalaşabilmesi ve adil gelir elde edebilmesi için Zeytin ve Zeytinyağı Üreticileri Kooperatiflerinin kurulması şart.


Bu sayede;


Ürünlerin fiyat istikrarı sağlanır.

Ortak markalar altında kalite standartları geliştirilir.

Yurt içi ve yurt dışı pazarlarda daha güçlü bir yer edinilir.

İşleme tesisleri ortaklaşa kurularak maliyetler düşürülür.

2. Höşmerim Üreticileri Kadın Kooperatifi

Balıkesir denince akla gelen lezzetlerden biri hiç şüphesiz höşmerim. Bu geleneksel tatlıyı üretip satmak isteyen kadın girişimciler için kurulacak Höşmerim Üreticileri Kadın Kooperatifi, yöresel mutfağın yaşatılması ve ekonomiye kazandırılması adına kritik bir adım olabilir.


Kadınların emeğini görünür kılan böyle bir kooperatif ile;


Geleneksel tariflerin korunması sağlanır.

Şehir dışı satış imkanları artırılır.

Yerel festivaller ve turistik noktalarda satış imkanı yaratılır.

Balıkesir’e özgü bir hediyelik ve marka ürünü geliştirilir.

3. Balıkesir Halıcılığı için Kooperatifleşme Zamanı

Balıkesir’in Sındırgı ve Yağcıbedir halıları, yıllardır ustaların elinde hayat bulan değerli eserlerdir. Fakat küresel rekabet, artan maliyetler ve zanaatkâr eksikliği sebebiyle halıcılık zor günler geçiriyor. Bu noktada Halı Üreticileri Kooperatifi, ustaların birlik olarak hareket etmesini, ürünlerini daha geniş pazarlara ulaştırmasını ve eğitim programlarıyla yeni ustalar yetiştirmesini sağlayabilir.


Bu kooperatif sayesinde;


Ortak satış mağazaları açılabilir.

Kültürel miras korunur.

Gençlerin mesleğe kazandırılması için projeler üretilir.

Turistik satış noktaları ve online pazarlar güçlendirilir.

4. Gönen Pirinci ve Çeltik Üreticileri Kooperatifi

Balıkesir’in Gönen ilçesi, Türkiye’nin pirinç ambarlarından biri. Gönen pirinci, lezzeti ve kalitesiyle sofraların vazgeçilmezi. Ancak üretimde yaşanan maliyet artışları, pazarlama zorlukları ve rekabet sorunları üreticiyi zorluyor. Çözüm ise yine kooperatifleşmekte!


Pirinç ve Çeltik Üreticileri Kooperatifi ile;


Toplu alım-satım gücü oluşturulur.

İşleme ve paketleme tesisleri ortaklaşa işletilir.

Markalaşma çalışmaları yürütülür.

Tarımsal destekler için ortak projeler geliştirilir.

Balıkesir Kooperatifçiliği ile Daha Güçlü Bir Gelecek

Balıkesir’in tüm bu değerleri, kooperatifleşme sayesinde yalnızca ekonomik katkı sunmakla kalmayacak, aynı zamanda kültürel mirasın yaşatılmasını ve yerel kalkınmanın güçlenmesini sağlayacak. 2025 yılı "Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar" mottosuyla ilan edilmişken, Balıkesir’in de bu harekete öncülük etmesi gerekiyor.


Bugün Balıkesir’in dört bir yanında üretim yapan herkesin birbirine sorması gereken soru şu:

"Biz birlikte daha güçlü olabilir miyiz?"


Cevap çok net: Evet, kooperatifleşerek Balıkesir’i büyütebiliriz!


Sen de Dahil Ol!

Balıkesir’de kooperatif kurmak, var olan kooperatiflere üye olmak veya destek vermek için yerel Ticaret İl Müdürlükleri, belediyeler ve sivil toplum kuruluşları ile iletişime geçebilir, kooperatifçiliğin gücüne ortak olabilirsin.


Unutmayalım;

"Birlikte Üretiyor, Birlikte Büyüyoruz!"


Kooperatif Hareketi ile Güçlenen Şehir Balıkesir

 Balıkesir’de Kooperatifçilik: Daha İyi Bir Dünya İçin Birlik Zamanı!

Balıkesir, tarih boyunca üretimin, emeğin ve dayanışmanın simgesi olmuş şehirlerimizden biri. Zeytininden sütüne, tarımından turizmine kadar geniş bir yelpazede üretim yapan Balıkesir, kooperatifçilik kültürünün de güçlü şekilde yeşerebileceği illerimiz arasında yer alıyor. Ancak elimizdeki veriler gösteriyor ki, Türkiye genelindeki kooperatifleşme sorunları Balıkesir için de geçerli.


Balıkesir Kooperatifçilikte Neredeyiz?

Ticaret Bakanlığı verilerine göre ülkemizde toplam 48.938 kooperatif bulunuyor. Bunların 11.542'si ise Ticaret Bakanlığı görev alanındaki farklı türlerden oluşuyor.


Balıkesir ise 2024 yılı itibariyle en çok kooperatife sahip iller arasında yer almasa da, potansiyelini göz ardı etmek mümkün değil. Özellikle tarım, hayvancılık, turizm ve kadın girişimciliği alanlarında Balıkesir’in kooperatifçilikte öncü illerden biri olması için önemli fırsatlar bulunuyor.


Balıkesir’de Hangi Kooperatifler Öne Çıkabilir?

Ticaret Bakanlığı verilerine göre ülkemizde güçlü bir merkez birlik çatısı kurma potansiyeline sahip kooperatif türlerinden bazıları şöyle:


  • Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifleri (1.211 adet)
  • Gayrimenkul İşletme Kooperatifleri (927 adet)
  • İşletme Kooperatifleri (728 adet)
  • Tarım Satış Kooperatifleri (325 adet)
  • Üretim ve Pazarlama Kooperatifleri (353 adet)
  • Turizm Geliştirme Kooperatifleri (548 adet)

Balıkesir’in üretim gücünü düşündüğümüzde; Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifleri, Tarım Satış Kooperatifleri ve Turizm Geliştirme Kooperatifleri tam da şehrin dinamiklerine uygun alanlar olarak öne çıkıyor.


Bugün Susurluk’ta peynir üreten kadınlar, Edremit’te zeytinyağı işleyen üreticiler, Ayvalık’ta butik turizm hizmetleri veren girişimciler, Bandırma’da pazarlama ağı kurmak isteyen çiftçiler için kooperatifler sürdürülebilir bir gelecek sunabilir.


Üst Birlik Kurmak Neden Önemli?

Türkiye’de ne yazık ki kooperatiflerin üst örgütlenmesi zayıf. 34 farklı türde 11.542 kooperatif olmasına rağmen sadece 91 üst birlik kurulmuş durumda. Balıkesir’deki kooperatiflerin de üst birlikleşmeye gitmesi, kendi bölgelerinde daha güçlü bir ses olmalarını sağlayacak. Bu birlikler sayesinde:


  • Bölgesel pazarlama ağları kurulabilir.
  • Ortak üretim tesisleri oluşturulabilir.
  • Marka değerleri yükseltilerek ulusal ve uluslararası pazarlarda yer alınabilir.

2025 Uluslararası Kooperatifler Yılı: Balıkesir İçin Fırsat Yılı!

Birleşmiş Milletler tarafından 2025 yılı Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan edildi. Yılın mottosu ise:

“Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar”

Balıkesir’in bu vizyona ortak olması gerekiyor. 2025 yılı, Balıkesir’de kooperatifçilik için bir seferberlik yılı olabilir. Kadın kooperatiflerinden genç girişimci topluluklarına, tarım üreticilerinden turizmcilerine kadar herkesin bu dayanışma çatısı altında buluşması önemli.


Ne Yapılmalı?

  • Balıkesir’de mevcut kooperatiflerin üst birlik kurmaları teşvik edilmeli.
  • Yeni kurulacak kooperatiflere yerel yönetimler ve kamu tarafından destek verilerek sayıları artırılmalı.
  • Kooperatiflerin ortak projeler üretmesi sağlanmalı.
  • 2025 yılı boyunca Balıkesir genelinde kooperatifçilik farkındalığını artıracak etkinlikler düzenlenmeli.

Sonuç olarak, Balıkesir’in bereketli toprakları, çalışkan insanları ve köklü üretim kültürü ile kooperatifçilikte örnek bir şehir olması hiç de uzak bir hayal değil. 2025 Uluslararası Kooperatifler Yılı, bu hayali gerçeğe dönüştürmek için tam da doğru zaman.


Unutmayalım; Kooperatifler, daha iyi bir Balıkesir için var!




Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar: Türkiye'de Kooperatifçilik ve Geleceğe Bakış

 Kooperatifler, dayanışmanın, ortak aklın ve birlikte üretmenin en güzel örneklerini sunan yapılar. Ülkemizde de yüz yılı aşan bir geçmişe sahip olan kooperatifçilik kültürü, bugün yeniden önem kazanıyor. 2025 yılının Uluslararası Kooperatifler Yılı ilan edilmesi ise bu anlamda kaçırılmayacak bir fırsat sunuyor.


Bu yazımızda Türkiye’deki kooperatiflerin güncel durumuna, karşılaştıkları örgütlenme sorunlarına ve geleceğe dair önerilere birlikte göz atalım.


Türkiye'de En Çok Hangi Kooperatifler Var?

Ticaret Bakanlığı'nın verilerine göre ülkemizde en çok kurulan kooperatif türleri şöyle sıralanıyor:


  • Taşıma Kooperatifleri: 5.177 adet
  • Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifleri: 1.211 adet
  • Esnaf ve Sanatkârlar Kredi ve Kefalet Kooperatifleri: 982 adet
  • Gayrimenkul İşletme Kooperatifleri: 927 adet
  • İşletme Kooperatifleri: 728 adet

Bugün Ticaret Bakanlığına bağlı olarak toplam 11.542 adet kooperatif faaliyet gösteriyor. Bunlar arasında eğitimden sağlığa, tarımdan turizme, yenilenebilir enerjiden yayıncılığa kadar farklı alanlarda üretim ve hizmet sunan pek çok kooperatif var.


Peki, Kooperatifler Nerede Güçlü?

İllere baktığımızda kooperatiflerin en yoğun olduğu şehirler şöyle:


  • Ankara: 704
  • İzmir: 647
  • İstanbul: 501
  • Muğla: 380
  • Bursa: 345

En az kooperatif bulunan iller ise Kilis, Bayburt, Ardahan, Bartın ve Aksaray.


Türkiye’de Kooperatiflerin Örgütlenme Sorunu

Her ne kadar ülke genelinde on binlerce kooperatif bulunsa da, ne yazık ki bu kooperatiflerin büyük kısmı bir üst örgütlenmeye dahil değil.


Ticaret Bakanlığına bağlı olan 34 farklı kooperatif türü bulunmasına rağmen sadece 3 tür kooperatifin merkez birlikleri kurulabilmiş durumda. Oysa bir kooperatif türünün güçlü olabilmesi için üst birlikler ve merkez birlikleri kurarak hem dayanışmayı artırması hem de ortak sorunlara birlikte çözüm üretmesi gerekiyor.


Örneğin:

Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifleri güçlü bir örnek olarak öne çıkıyor. 1.211 kooperatiften oluşan bu yapı, 10 farklı üst birliğe sahip.

Ancak toplamda 48.938 kooperatif varken üst birlik sayısının yalnızca 325 olması oldukça düşündürücü.


Ne Yapılmalı?

Örgütlenmenin artması için kooperatifler teşvik edilmeli. Birlikler güçlendikçe kooperatifler hem seslerini daha fazla duyurabilir hem de sürdürülebilir projelere imza atabilirler.


Şu an kooperatiflere sağlanan teşvikler oldukça sınırlı. Sadece üst birlik ortağı olan kooperatifler genel kurullarını iki yılda bir yapabiliyor. Ancak bu yetmez. Daha fazla destek, kolaylaştırıcı düzenlemeler ve finansman imkânları gerekiyor.


Ticaret Bakanlığı'nın özellikle şu alanlarda adım atması önemli:


  • Üst birliklerin kurulmasını destekleyici teşvikler sunmak.
  • Kooperatiflere özel finansman ve hibe programları geliştirmek.
  • Farkındalık artırıcı çalışmalar yapmak.

2025: Kooperatifler Yılı ve Büyük Fırsat

2025 yılı tüm dünyada Uluslararası Kooperatifler Yılı olarak kutlanacak. Bu özel yılın mottosu ise çok anlamlı:


"Kooperatifler Daha İyi Bir Dünya Kurar."


Ülkemiz için bu mottoyu sadece bir söz olarak değil, bir hedef olarak görmeliyiz. Karşılıklı yardımlaşma, dayanışma ve demokrasi temelinde kurulan kooperatifler; iklim krizinden gıda güvenliğine, kadın istihdamından yerel kalkınmaya kadar pek çok alanda çözüm üretebilecek güçte.


Eğer daha adil, daha güçlü ve daha sürdürülebilir bir gelecek istiyorsak, bu geleceği birlikte kurabiliriz. Tam da bu yüzden, kooperatiflerin yeniden keşfedilmesi ve desteklenmesi şimdi her zamankinden daha önemli.



Kaynak:

Esnaf Sanatkârlar ve Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü KOOPERATİF BÜLTENİ, Ocak/2025

Balıkesir: Stratejik Konumu ile Geleceğe Yönelik Projeler Geliştirmeli!

Balıkesir, İstanbul, İzmir ve Bursa’ya yakınlığıyla adeta bir geçiş noktası konumundadır. Neredeyse 25 milyon nüfusa sadece iki saatlik mesafede bulunan bu şehir, lojistik açıdan büyük bir avantaja sahiptir. Üstelik, iki denize kıyısı olan nadir şehirlerden biri olarak hem ticaret hem de turizm açısından büyük potansiyel barındırmaktadır. Ancak, Balıkesir bu stratejik konumunu yeterince değerlendirebiliyor mu?


Balıkesir’in Üretim Gücü: Dağlarından Bal, Ovalarından Bereket Akıyor!


Balıkesir, sahip olduğu geniş tarım arazileri, verimli ovaları ve kırsal bölgeleriyle üretim açısından güçlü bir şehir konumundadır. Tarım, hayvancılık, arıcılık ve doğal ürünler gibi alanlarda büyük bir potansiyele sahip olan bu şehir, katma değeri yüksek üretim projeleri geliştirerek hem yerel ekonomisini güçlendirebilir hem de Türkiye’nin gıda güvenliği açısından kritik bir rol oynayabilir.


Ancak, bu üretim gücünün doğru planlanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Tarımsal üretimin modern yöntemlerle desteklenmesi, kooperatiflerin güçlendirilmesi, organik tarımın teşvik edilmesi ve yerel üreticilerin pazara erişiminin artırılması gibi konular Balıkesir’in ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir.


Kırsal Kalkınma İçin Güçlü Projeler Şart!


Balıkesir, kırsal bölgeleriyle geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdadır. Bu alanların kalkınmasını desteklemek için sürdürülebilir projeler geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Ancak, birçok yerel yönetim ve kurum proje yazımı ve fon kaynakları konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. Kırsal kalkınmanın sağlanması için yerel aksiyon alması gereken kurum ve kuruluşların proje geliştirme kültürünü edinmesi gerekmektedir.


Şu ana kadar Balıkesir’de proje kültürü tam anlamıyla oluşmuş değil. Oysa, Avrupa Birliği fonları, kalkınma ajansları destekleri, TÜBİTAK hibeleri, IPART, KOBİ, TKDK ve ulusal finansman kaynakları gibi birçok fırsat bulunmaktadır. Bu fonları etkili kullanarak kırsal kalkınma projeleri, tarımsal inovasyon çalışmaları, sürdürülebilir enerji uygulamaları ve turizm projeleri hayata geçirilebilir.


Balıkesir İçin Atılması Gereken Adımlar


Proje Yazımı Konusunda Eğitimler Düzenlenmeli: Yerel yönetimler, STK’lar ve üreticiler için proje yazımı ve fon kaynaklarına erişim konularında eğitimler verilmelidir.


Proje Destek Ofisleri Kurulmalı: Kırsal bölgelerdeki üreticilere danışmanlık hizmeti sunacak ofisler açılarak yerel projelerin desteklenmesi sağlanmalıdır.


Yerel Yönetimler Bünyesinde Bir Proje Ekibi Kurulmalı: Belediyenin stratejik projeler üretmesi ve fonlardan faydalanması için uzman bir ekip oluşturulmalıdır.


Kırsal ve Kentsel Alanları Birleştiren Projeler Hayata Geçirilmeli: Şehir ve kırsal alanlar arasındaki ekonomik bağları güçlendirecek projeler geliştirilmelidir.


Sonuç: Balıkesir Geleceğe Yönelik Planlarını Şimdi Yapmalı!


Balıkesir, sahip olduğu stratejik konumu, üretim gücü ve doğal kaynaklarıyla büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin gerçek anlamda değerlendirilmesi için güçlü projelere ve doğru yönetime ihtiyaç vardır. Yerel yönetimler ve ilgili kurumlar, yenilikçi projeler üreterek Balıkesir’i geleceğin öncü şehirlerinden biri haline getirebilir.

Biz gençlere yer verilmez ve siyaset oyalamasıyla vakit kaybedilirse yazık olur.

Şimdi harekete geçme zamanı! Balıkesir’in üretim gücünü ve stratejik avantajlarını kullanarak sürdürülebilir kalkınma projeleri geliştirmek için projelere yatırım yapılmalıdır. Gençler olarak biz hazırız, yaz siz?



Bereketli Topraklarda Dönüşüm Rüzgarı

 Balıkesir’in kalbi, her geçen gün yeniden atmaya devam ediyor. Şehrimizin “Türkiye'yi Doyuran İl” olarak anılması, bereketli topraklarımız, zengin tarımsal çeşitliliğimiz ve güçlü hayvancılık potansiyelimiz sayesinde mümkün oluyor. Ancak, Balıkesir’in üretim gücü ne yazık ki tam anlamıyla değerlendirilmekten uzak. Çiftçilerimizin emekleri, hasat sonrası ürünlerin ellerinde kalması, pazarlama ve işleme tesislerinin eksikliği gibi sorunlarla gölgeleniyor. Yerel yönetimler, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları, kooperatifleşme, dijital pazarlama ve yerel üretim merkezlerine yapılacak yatırımlarla bu sıkıntıların üstesinden gelmeye çalışıyor.


Balıkesir, sadece ekonomik anlamda değil, kültür ve sanat alanında da önemli bir dönüşüm yaşıyor. Şehrimizdeki sanat atölyeleri, kültür merkezleri ve festivaller, yerel renklerimizi ve geleneklerimizi canlandırırken; genç nesil de yaratıcı projeleriyle adından söz ettiriyor. Bu durum, Balıkesir’in sadece üretimle sınırlı kalmayıp, sosyal ve kültürel dinamiklerin de yükseldiğini gösteriyor. Eğitim kurumları ve genç girişimciler, sosyal projeler ve gönüllülük faaliyetleriyle şehrimizin yenilikçi ruhunu güçlendiriyor. Aynı zamanda çevre dostu uygulamalar ve geri dönüşüm projeleri, Balıkesir’in doğasını koruma konusunda umut verici adımlar atılmasını sağlıyor.


Yerel yönetimlerin uzun vadeli planları, altyapı yatırımları ve kentsel dönüşüm projeleri ile Balıkesir, geleceğe dair sağlam temeller atıyor. Her adımda, üretilen ürünlerin değeri artırılmak, çiftçilerimizin hak ettiği karşılığı bulması sağlanmak isteniyor. Balıkesir’in Sesi olarak bizler, şehrimizin ekonomik, kültürel ve sosyal dönüşümünü yakından takip ediyor, yaşanan gelişmeleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya devam ediyoruz. Şehrimizin nabzını tutuyor, üretimden kültüre, eğitimden çevreye uzanan her alanda umut veren adımlara şahit oluyoruz. Balıkesir’in geleceği, hep birlikte inşa edeceğimiz güçlü bir yarına doğru ilerliyor.



Sındırgı Pazar Yeri ve Yonca Köylü Pazarı

Sındırgı Köylü Pazarı, Türkiye’nin Balıkesir ilinin Sındırgı ilçesinde her Cumartesi günü kurulan bir pazardır. Bu pazarda, Sındırgı köylerinden gelen çiftçiler, kendi ürettikleri sebze, meyve, otlar, yumurta, ekmek, peynir, zeytin, bal, salça, yağ gibi doğal ve yöresel ürünleri satmaktadırlar. Sındırgı pazarı, bölgenin kültürünü, insan ilişkilerini ve doğal beslenmenin önemini yansıtan bir pazardır. Sındırgı pazarında, özellikle ilkbaharda yeşilin her çeşidi adeta tezgahlardan fışkırır. Sındırgı pazarı, ürün çeşitliliği, tazeliği ve uygun fiyatları ile vatandaşların tercihi olmaktadır.

Köylü pazarı, 2000li yıllarda Yonca Pazarı denilen üstü kapalı alanda kurulur ve burası tamamen köylülerin ürettikleri ürünlerle dolar taşardı. Daha sonra mevcut belediyenin düzenleme adıyla yaptığı değişikliklerle önce kültür caddesine dağılan bir kısmı da Kapalı Pazar yerinin yoluna geçen üreticiler ve köylü çiftçiler burada dağınık halde satışlarına devam etmektedir. Yonca Pazarı hem kapalı hem de sadece köylü pazarı modelinde olan organik ürünlerin satış yeri halindeyken belediyenin plansız ve stratejisiz çalışmaları sonucu dağılmış ve ilgiden uzak köhne yer oldu. Daha sonra bu alana Atatürk Caddesinde bulunan ve belediye tarafından yıkılan belediye dükkanları taşınmaya çalışıldı. 3 harfli süpermarketlere şehrin merkezinde belediye ve halkın arazisinden adeta yer hibe edilirken anlaşmaya varılamasa da Sındırgılı Esnaf, Yonca denilen küçük alana geçmek zorunda kaldı.

Sındırgı Kapalı Pazar yerinde farklı illerden ve ilçelerden gelen esnaflar yer alırken Sındırgı köylerinden getirdiklerini satmak isteyenler genelde yol kenarında yağmurlu havalarda ve soğuk havalarda dışarıda kalmaktadırlar. 

Her Cumartesi En Güzel En Sağlıklı, Yöresel Ürünleri ile Kestane, Melki ve daha fazlası Sındırgı Pazarı girişinde organik ürünler sizleri bekliyor.🌰🍅🍊













Kokusu Burnumda: Mahalle Fırınlarında Pişen Ekmek

Merhabalar. Bizde fırına “hurun” denir. Niye bilmem. Merak ettim. Hurun diyen başka yerler de varmış.

Fırında ekmek yapmak ev olmanın bir gereğiymiş gibi düşünürdüm ben. Sanki annelerin elinden çıktığı için güzel olurdu ekmekler de.

Düvertepe’deki fotoğraf turunda fırınları da çektim.

Fırın önünde kimseler görmedim hiç. Artık fırıınlar kullanılmıyormuş. Öyle dediler. Nedenlerini anlamak zor değil. Büyük aile kalmadı bir kere. Daha çok yaşlılar var köyde. Onların da çoğu yalnız yaşıyor. 

Köyü arabasıyla ziyaret eden bir fırıncı vardı.  Ekşi maya köy ekmeklerinden satıyordu. Anam da ekmeğini ondan alırdı. Yine öyledir sanırım. Bir ekmek bir hafta yetiyor ona. Fırında niye ekmek yapsın? 

Ramazan bayramı arefesinde peksimetler için yakılıyormuş artık fırınlar. Bizim köylülerden sini sini peksimet fotoğrafları paylaşanlar vardı. Onların sayısının da iki elin parmaklarını geçeceğini sanmam.

Zor iştir ekmek yapmak. Zahmetlidir. Ustalık ister. Her şeyin kararını bileceksin. Bilmiyorsan bilene soracaksın.

Hele büyük ailelerde. O hamur teknesinin içinden çıkmak hiç kolay değildir. Güç kuvvet ister. Terini de akıtmayacaksın hamura. 

Bir önceki ekmekten ayırdığın mayayı hazırlayacaksın bir kere. Ne kadar un koyacaksın tekneye? Suyun sıcaklığı nasıl olacak? Suya ne kadar tuz atılacak? Ne zamana kadar yoğuracaksın? Mayalanması ne kadar sürecek? Hamuru binetlere ne zaman koyacaksın? Yeterince orası da olmalı ekmeklerin. Yoksa hamur yapışıverir. Binetleri fırın önüne götüreceksin, hamur orada da bekleyecek.

Fırının ekmek bırakmaya hazır hale getirilmesi de ustalık ister. Ateşi nasıl ayarlayacaksın? Kızgın ardı olunca nispeten kolay. Ama ya kızgıncıysan. Fırına ne kadar kesme atacaksın? Çok kızdırırsan ekmekler yanar. Dışı pişer içi hamur kalır. Ateş az gelirse bu kez ekmeklerin kabukları kalın olur. Fırındaki küllerin iyi süpürülmesi de önemli. Süpürürken söngenin yanmamasına dikkat edeceksin. Fırının ağzında bir miktar köz bırakman lazım. Sonra sıra kürekle ekmeklerin fırına bırakılmasına gelir. El çabukluğu önemli. Hamurlar yayılırsa olmaz.

Ekmekler fırında. Fırının ağzı kapalı. Ekmeğin piştiğini nasıl anlayacaksın? Arada kapağı açıp içeri bakarsın. Ortalardan bir ekmeği çıkarıp ağırlığını yoklarsın. Ekmeği tartarken ellerin yanar. Vakti gelmediyse geri yerine koyarsın. 

Fırından önce pideler çıkar. Pidelerin hamuru incedir. Fırının ağzına yakın konulur. Onun için çabuk pişer. Pidelerden bir ikisi parçalayıp fırın önündekilere dağıtmak adettendir. Mis gibi kokar fırından çıkan ekmek. Çevredekilerin canı çeker. 

Şimdilerde ekmek ertesi güne kalınca yemiyoruz. Oysa çocukluğumuzda öyle miydi? Fırında yapılan ekmek 10-15 gün dayanırdı bizim evde. Sonuna doğru öyle bir kururdu ki o da. Ninem ekmek dilimlerini ıslatıp öyle yerdi. Bu yüzden de taze ekmekli sofralar çok özeldi.

Önceden evlerde sadece ocak başı varmış. Onun için fırında pişecek yemekler için de köy fırınları kullanılırmış. Neyse ki sonradan maşıngalar çıktı da fırın yemekleri kolayladı. 

Fırında ekmek yanında sini de yapılırdı. Çoğunlukla sinide börek pişirilirdi. Genellikle iki kat hamurun arasına katık konurdu. Çökeleğe katık denir bizde. Yağsız olduğu için erimez katık. Dereotu, maydanoz da eklenir tat versin diye. Ispanak ya da  pırasa ile börek yapanlar da vardı. Sini bol yağlı olursa daha lezzetli olurdu. 

Burada “hurun aşı”nı atlamak olmaz. Taze ekmekle “hurun aşı” yemek tam bir ziyafet olurdu bizim için. Bandıra bandıra. “Parmaklarını yemek” deyimini hurun aşıyla eşleştirirdim ben. Hurun aşı yaz yemeğidir. Patlıcan, biber, domates, soğan, sarımsak doğranıp yağı tuzu da eklenir. Siniyle fırında pişirilir. Evlerde pişenden farklıdır hurun aşının tadı. 

Şimdi köydeki fırınlar öksüz. Yine de çok bakımsız görünmediler bana. 

Çoğunlukla ekşi maya taş fırın ekmeği girer bizim eve. Çocukluğumuzdaki ekmeğin tadını  kokusunu bulamayacağımızı bilsek de.

Sağlıcakla.

Yazı ve Fotoğraf: Mustafa Altınöz
Editör: Süleyman Çetin 

Balıkesir Sındırgı Düvertepe Mahalle Fırını