Girişimcilik: Bir Ülkenin Geleceğini Şekillendiren Güç
Sevgili dostlar,
Bir ülke girişimci olmaya karar verip gerçekten başarılı olabilir mi? Bir ülke, yer altı zenginliklerine sahip olmadan, büyük doğal kaynaklara dayanmadan, sadece insan kaynağına ve teknolojiye yatırım yaparak küresel bir ekonomi haline gelebilir mi?
Bu soruya en net cevabı veren küçücük kara parçalarından biri malesef israil. Petrolü yok, doğalgazı yok, tarihi boyunca etrafındaki ülkelere sürekli saldırmış ve Filistinlilere soykırım uygulamış. Ancak sahip olduğu en değerli kaynağı keşfetmiş: İnsan sermayesi.
Soykırım yaparken bile özgüveni oldukça yerinde olan israil, bugün dünyanın en yenilikçi ülkelerinden biri. Verilere bakacak olursak:
- Sivil Ar-Ge harcamaları/GSMH (Gayri Safi Milli Hasıla) oranında dünyada 1. sırada.
- Kişi başına düşen risk sermayesi yatırımlarında dünyada 1. sırada.
- NASDAQ (Teknoloji ağırlıklı şirketlerin değerlemesi) listesinde yer alan şirket sayısında dünyada 2. sırada.
- Her 1,800 vatandaşa bir yeni girişim düşüyor.
Bu veriler, güçlü doğal kaynaklara sahip olmayan bir ülkenin girişimcilik ekosistemiyle nasıl bir dünya devine dönüşebileceğini gösteriyor. Peki, biz Türkiye olarak bundan ne öğrenebiliriz?
Bir Ülkenin Girişimci Olması Ne Anlama Geliyor?
Girişimcilik sadece şirket kurmak ya da yeni bir fikir geliştirmek değildir. Girişimcilik, risk alabilen, problem çözebilen, yeniliğe açık bir toplum inşa etmek demektir. Ekonomik büyümenin, teknolojik ilerlemenin ve uluslararası rekabet gücünün temel taşıdır.
Girişimci bir ülke olmak demek:
- İnovasyonu teşvik eden bir kültüre sahip olmak,
- Bilgiye dayalı ekonomiye yatırım yapmak,
- Eğitimi, Ar-Ge'yi ve teknolojiye yönelmeyi öncelik haline getirmek,
- Gençleri girişimcilik konusunda cesaretlendirmek demektir.
Ve en önemlisi: Eğitim sistemini girişimciliği destekleyecek şekilde yapılandırmak!
Türkiye’nin Girişimcilik Potansiyeli
Türkiye, dinamik bir nüfusa ve stratejik bir konuma sahip. Ancak girişimcilik konusunda henüz hak ettiği noktada değil. Ar-Ge harcamaları artırılsa da, İsrail gibi bir yenilik merkezi olabilmek için daha fazla girişimci ruha ihtiyacımız var.
Peki, Türkiye girişimci bir ülke olabilir mi? Kesinlikle olabilir! Ancak bunun için bazı temel noktalara odaklanmamız gerekiyor:
Eğitim Sistemi Yenilikçi Olmalı
Girişimcilik, ilkokuldan itibaren eğitimin bir parçası olmalı. Ezberci sistem yerine, sorgulayan ve üreten bireyler yetiştirmek zorundayız. Kodlama, tasarım odaklı düşünme, problem çözme yetenekleri çocuklara küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalı.
Ar-Ge ve Risk Sermayesi Desteklenmeli
İsrail’in en büyük başarısı, Ar-Ge yatırımları ve girişimcilere verilen desteklerle gerçekleşti. Türkiye’nin de teknolojiye ve yeniliğe yatırım yapan şirketleri daha fazla desteklemesi gerekiyor. Risk sermayesi yatırımları artırılmalı, üniversiteler teknoloji üretim merkezlerine dönüşmeli.
Global Düşünce Yapısı Geliştirilmeli
Girişimciliğin en büyük düşmanı yerel düşünmektir. Küresel rekabetin içinde yer almak için gençlerin dünya ile entegre olmaları sağlanmalı. Türkiye’de üretilen fikirler, yalnızca Türkiye pazarına değil, uluslararası pazara hitap edebilmeli.
Başarısızlık Korkusu Aşılmalı
Girişimcilik, deneme-yanılma sürecidir. Dünyaca sevilmeyen israilde bile başarısızlık, bir girişimcinin kariyerinde bir basamak olarak görülüyor. Ancak Türkiye’de hala “bir iş batırmak” büyük bir başarısızlık olarak algılanıyor. Girişimcilik kültürünün gelişmesi için, başarısızlığın öğrenme sürecinin bir parçası olduğu kabul edilmelidir.
Sonuç: Türkiye’nin Geleceği Girişimcilikte!
Sevgili dostlar, dünyanın en büyük ekonomileri girişimcilik ile büyüdü. ABD, Çin, Almanya, İsrail gibi ülkeler, sahip oldukları kaynaklardan çok yenilikçi düşünce sistemleri ve girişimcilik ekosistemleriyle öne çıktılar.
Türkiye, dinamik nüfusu, büyük potansiyeli ve stratejik konumu ile girişimcilik alanında büyük fırsatlara sahip. Ancak bu potansiyeli hayata geçirmek için eğitimi, Ar-Ge'yi ve risk almayı teşvik eden bir ekosistem yaratmak zorundayız.
Girişimcilik, yalnızca bireysel başarı değil, bir ülkenin geleceğini belirleyen en büyük güçlerden biridir. Eğer Türkiye girişimcilik kültürünü güçlendirebilirse, önümüzdeki yıllarda küresel ölçekte çok daha büyük başarılara imza atabiliriz.
Unutmayalım, bir ülke girişimci olmayı seçebilir ve başarılı olabilir. Yeter ki doğru adımları atalım!
Sevgiyle kalın,
Bu arada bazı verileri ve ilham aldığım kıymetli Erhan Erkut Hocamıza teşekkür ederim.
Hiç yorum yok
Yorum Gönder
Yorumunuz için teşekkür ederiz.. Moderasyon yorumunuzu kontrol ettikten sonra yayınlanacaktır.