Balıkesir

Balıkesir'in Yeni Yüzü: Balıkesir Esnaf Rehberi

Balıkesir’in ticaret ve hizmet sektörü, yeni bir döneme adım atıyor. Yerel işletmelerin ve hizmet sağlayıcıların bir araya geldiği ‘Balıkesir Esnaf Rehberi’, resmi olarak hizmete açıldı. Alışverişten otel ve pansiyonlara, lokanta ve restoranlardan avukatlara kadar geniş bir kategorideki esnafları bir çatı altında toplayan bu rehber, hem vatandaşlara hem de ziyaretçilere yol gösteriyor.

Kolay Erişim, Geniş Seçenekli Rehber, fizyoterapi, diyaliz, kuaförler, düğün salonları gibi çeşitli hizmet sektörlerini de kapsıyor. Nakliyat firmalarından anaokulu ve kreşlere, Balıkesir Taksi’den emlakçılara ve galerilere kadar her türlü ihtiyaca yönelik bilgileri içeriyor. Resmi kurumlar, teknoloji şirketleri ve inşaat sektörü gibi alanlarda da esnafları listeliyor.

Güncel ve Kapsamlı Bilgi Kaynağı Balıkesir Esnaf Rehberi, en güncel bilgileri sunmayı hedefliyor. Veterinerlerden sigorta acentelerine kadar her kategori güncel tutuluyor. Kullanıcılar, aradıkları hizmet veya ürünle ilgili en doğru bilgilere hızlıca ulaşabiliyor.

İşletmeler İçin Büyük Fırsat

Bu rehber, yerel işletmeler için büyük bir fırsat sunuyor. İşletmeler, hizmetlerini ve ürünlerini daha geniş bir kitleye tanıtma şansı buluyor. Rehber sayesinde, Balıkesir’in ticari potansiyeli daha görünür hale geliyor.

Balıkesir Esnaf Rehberi Artık Hizmetinizde!

Bölgenin ticaret ve hizmet ağını güçlendirirken, aynı zamanda Balıkesir’in yeni yüzünü de temsil ediyor. Bu rehber, Balıkesir’in gelişimine katkıda bulunacak ve bölge ekonomisine pozitif yönde etki edecek bir kaynak olarak değerlendiriliyor.

Balıkesir Esnaf Rehberi’nin kuruluşu, bölgenin ticari hayatına yeni bir soluk getiriyor ve Balıkesir’in her alanda gelişimini destekleyen bir platform olma yolunda emin adımlarla ilerliyor.

Sitenin sol tarafında yer alan Esnaf Rehberine kayıt için İLETİŞİM sayfamızı kullanabilirsiniz.



Balıkesir: Stratejik Konumu ile Geleceğe Yönelik Projeler Geliştirmeli!

Balıkesir, İstanbul, İzmir ve Bursa’ya yakınlığıyla adeta bir geçiş noktası konumundadır. Neredeyse 25 milyon nüfusa sadece iki saatlik mesafede bulunan bu şehir, lojistik açıdan büyük bir avantaja sahiptir. Üstelik, iki denize kıyısı olan nadir şehirlerden biri olarak hem ticaret hem de turizm açısından büyük potansiyel barındırmaktadır. Ancak, Balıkesir bu stratejik konumunu yeterince değerlendirebiliyor mu?


Balıkesir’in Üretim Gücü: Dağlarından Bal, Ovalarından Bereket Akıyor!


Balıkesir, sahip olduğu geniş tarım arazileri, verimli ovaları ve kırsal bölgeleriyle üretim açısından güçlü bir şehir konumundadır. Tarım, hayvancılık, arıcılık ve doğal ürünler gibi alanlarda büyük bir potansiyele sahip olan bu şehir, katma değeri yüksek üretim projeleri geliştirerek hem yerel ekonomisini güçlendirebilir hem de Türkiye’nin gıda güvenliği açısından kritik bir rol oynayabilir.


Ancak, bu üretim gücünün doğru planlanması ve değerlendirilmesi gerekmektedir. Tarımsal üretimin modern yöntemlerle desteklenmesi, kooperatiflerin güçlendirilmesi, organik tarımın teşvik edilmesi ve yerel üreticilerin pazara erişiminin artırılması gibi konular Balıkesir’in ekonomik kalkınmasını hızlandırabilir.


Kırsal Kalkınma İçin Güçlü Projeler Şart!


Balıkesir, kırsal bölgeleriyle geniş bir coğrafyaya yayılmış durumdadır. Bu alanların kalkınmasını desteklemek için sürdürülebilir projeler geliştirmek büyük önem taşımaktadır. Ancak, birçok yerel yönetim ve kurum proje yazımı ve fon kaynakları konusunda yeterli bilgiye sahip değildir. Kırsal kalkınmanın sağlanması için yerel aksiyon alması gereken kurum ve kuruluşların proje geliştirme kültürünü edinmesi gerekmektedir.


Şu ana kadar Balıkesir’de proje kültürü tam anlamıyla oluşmuş değil. Oysa, Avrupa Birliği fonları, kalkınma ajansları destekleri, TÜBİTAK hibeleri, IPART, KOBİ, TKDK ve ulusal finansman kaynakları gibi birçok fırsat bulunmaktadır. Bu fonları etkili kullanarak kırsal kalkınma projeleri, tarımsal inovasyon çalışmaları, sürdürülebilir enerji uygulamaları ve turizm projeleri hayata geçirilebilir.


Balıkesir İçin Atılması Gereken Adımlar


Proje Yazımı Konusunda Eğitimler Düzenlenmeli: Yerel yönetimler, STK’lar ve üreticiler için proje yazımı ve fon kaynaklarına erişim konularında eğitimler verilmelidir.


Proje Destek Ofisleri Kurulmalı: Kırsal bölgelerdeki üreticilere danışmanlık hizmeti sunacak ofisler açılarak yerel projelerin desteklenmesi sağlanmalıdır.


Yerel Yönetimler Bünyesinde Bir Proje Ekibi Kurulmalı: Belediyenin stratejik projeler üretmesi ve fonlardan faydalanması için uzman bir ekip oluşturulmalıdır.


Kırsal ve Kentsel Alanları Birleştiren Projeler Hayata Geçirilmeli: Şehir ve kırsal alanlar arasındaki ekonomik bağları güçlendirecek projeler geliştirilmelidir.


Sonuç: Balıkesir Geleceğe Yönelik Planlarını Şimdi Yapmalı!


Balıkesir, sahip olduğu stratejik konumu, üretim gücü ve doğal kaynaklarıyla büyük bir potansiyele sahiptir. Ancak, bu potansiyelin gerçek anlamda değerlendirilmesi için güçlü projelere ve doğru yönetime ihtiyaç vardır. Yerel yönetimler ve ilgili kurumlar, yenilikçi projeler üreterek Balıkesir’i geleceğin öncü şehirlerinden biri haline getirebilir.

Biz gençlere yer verilmez ve siyaset oyalamasıyla vakit kaybedilirse yazık olur.

Şimdi harekete geçme zamanı! Balıkesir’in üretim gücünü ve stratejik avantajlarını kullanarak sürdürülebilir kalkınma projeleri geliştirmek için projelere yatırım yapılmalıdır. Gençler olarak biz hazırız, yaz siz?



Balıkesir'de Gençler İçin Fırsat Eşitliği Şart

Balıkesir, konservatuvarı, Necatibey Eğitim Fakültesi ve köklü eğitim kurumlarıyla önemli insanlar yetiştirmiş bir şehir. Ancak bugün, gençler için sivil toplum yeterince güçlü değil ve yerel yönetimlerle iş birliği sınırlı.


Biz gençler olarak, Balıkesir’de bir düşünce kuruluşu ve gençlik projeleri platformu kurduk. Şehrimizin gelişimine katkı sağlamak, sosyal ve kültürel projeler üretmek istiyoruz. Ancak, bu çabalarımızı hayata geçirebilmemiz için fırsat verilmesini bekliyoruz.


Gençlere Fırsat Tanınmazsa, Beyin Göçü Kaçınılmaz

Balıkesir’in Bursa, İzmir ve İstanbul gibi büyükşehirlere olan yakınlığı hem bir avantaj hem de bir risk. Eğer yerel yönetimler gençlere yeterli fırsatları sunmazsa, Balıkesir’in yetiştirdiği yetenekli gençler bu büyük şehirlere göç etmek zorunda kalacak. Eğitim ve kariyer fırsatları açısından dezavantaj yaşayan gençler, kendi şehirlerinde geleceğe dair umut besleyemediklerinde başka şehirlere yönelmek zorunda kalıyor.


Gençler İçin Yerel Yönetimler ve Sivil Toplum İş Birliği Geliştirilmeli

Balıkesir’in genç nüfusunu koruyabilmesi ve geleceğe hazırlayabilmesi için, gençlerin aktif katılımını teşvik edecek projeler ve destek mekanizmaları oluşturulmalıdır.

Peki, ne yapılabilir?

Gençlik Meclisleri Kurulmalı: Yerel yönetimler, gençlerin karar alma süreçlerine dahil olduğu gençlik meclisleri oluşturmalı.

Sivil Toplum Desteklenmeli: Gençler tarafından kurulan sivil toplum girişimleri, yerel yönetimler tarafından fonlanmalı ve desteklenmeli.

İstihdam ve Girişimcilik Projeleri Geliştirilmeli: Balıkesir’de genç girişimcileri destekleyen hızlandırma programları, hibe ve kredi imkanları artırılmalı.

Sanat ve Kültür Alanında Gençlere Alan Açılmalı: Konservatuvar geçmişine sahip olan Balıkesir, sanatçı yetiştirme geleneğini sürdürmek için genç yeteneklere sahne ve üretim alanları sunmalı.

Balıkesir Gençleri İçin Gelecek Umudu Olmalı!

Şehrimiz, gençlerin hayallerini gerçekleştirebileceği bir yer olmalı. Eğer yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları, gençleri dinleyip onlara alan açmazsa, Balıkesir en büyük değerini kaybedecek: geleceğini!


Şimdi, gençlerin sesini duymanın ve onlara hak ettikleri fırsatları sunmanın zamanı!



Balıkesir'de Güçlü Proje Ekibi Kurulmalı!

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nde Şehir Araştırmaları ve Teknoloji Geliştirme Merkezi Proje Ekibi Kurulmalı!


Gelişen ve değişen dünya düzeni, belediyelerin sadece altyapı ve hizmet alanlarında değil, aynı zamanda kent planlama, teknoloji kullanımı ve sosyal kalkınma alanlarında da yenilikler getirmesini zorunlu kılmaktadır. Bu noktada, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin Şehir Araştırmaları ve Teknoloji Geliştirme Merkezi (BŞTGEM) bünyesinde bir Proje Ekibi kurması, şehrin geleceğine yapılacak en büyük yatırımlardan biri olacaktır.


Neden Bir Proje Ekibi Kurulmalı?

1. Stratejik Kent Planlaması ve Veri Odaklı Kararlar

Günümüzde belediyeler, sadece günlük hizmetlerle değil, uzun vadeli planlamalarla da öne çıkmaktadır. BŞTGEM Proje Ekibi, şehirle ilgili veri analizi yaparak geleceğe yönelik planlamaları bilimsel temellere dayandırabilir. Trafik yönetimi, yeşil alanlar, altyapı projeleri ve akıllı şehir uygulamaları gibi kritik alanlarda karar alma mekanizmalarının daha etkin hale getirilmesini sağlayabilir.


2. Yerel ve Ulusal Fon Kaynaklarından Faydalanma

Bir belediyenin vizyon projelerini hayata geçirebilmesi için Avrupa Birliği fonları, kalkınma ajansları destekleri, TÜBİTAK ve kamu hibeleri gibi kaynakları etkin kullanması gerekmektedir. Bu kapsamda, kurulacak proje ekibi, Balıkesir’in yenilikçi projelerle daha fazla finansman elde etmesine katkı sağlayabilir.


3. Sürdürülebilir Kalkınma ve Yeşil Şehircilik

Balıkesir, sahip olduğu doğal alanlar, tarım potansiyeli ve ekolojik yapısı nedeniyle sürdürülebilir projelere büyük bir ağırlık vermelidir. Karbon emisyonlarını azaltan projeler, yenilenebilir enerji kullanımı ve atık yönetimi gibi alanlarda belediyenin daha fazla rol alması şehrin yaşam kalitesini artıracaktır. Proje ekibi, bu alanda sürdürülebilir projeler geliştirerek hem Balıkesir'i bir "yeşil şehir" haline getirebilir hem de ulusal ve uluslararası desteklerden faydalanabilir.


4. Akıllı Şehir Teknolojileri ve Dijital Dönüşüm

Geleceğin şehirleri teknolojiyle entegre bir yapıya sahip olacaktır. BŞTGEM bünyesinde bir proje ekibi kurulması, akıllı trafik sistemleri, dijital belediyecilik hizmetleri ve veri tabanlı karar alma mekanizmalarını Balıkesir'e kazandırabilir.


5. Yerel Kalkınma ve Katılımcı Yönetim

Projelerin Balıkesirlilerin ihtiyaçlarına yönelik olarak belirlenmesi, belediyenin daha etkin ve şehirle entegre bir hizmet sunmasını sağlayacaktır. Şehir Araştırmaları ve Teknoloji Geliştirme Merkezi bünyesindeki bir ekip, katılımcı bir yönetim anlayışı geliştirerek belediye ile vatandaşlar arasında daha sağlam bir bağ kurulmasını sağlayabilir.


Sonuç ve Öneriler

Balıkesir Büyükşehir Belediyesi'nin, geleceğe yönelik projelerini bilimsel bir altyapı ile geliştirmesi ve kaynaklarını daha etkin kullanabilmesi için Şehir Araştırmaları ve Teknoloji Geliştirme Merkezi bünyesinde bir Proje Ekibi kurması kritik bir adım olacaktır. Bu ekibin fon kaynaklarını aktif olarak takip etmesi, yenilikçi projeler geliştirmesi ve belediye hizmetlerini teknolojiyle entegre hale getirmesi Balıkesir'in hem ekonomik hem de sosyal açıdan büyük kazançlar elde etmesini sağlayacaktır.


Daha yaşanabilir, sürdürülebilir ve yenilikçi bir Balıkesir için bu adımın en kısa zamanda atılması gerekiyor!

Mustafa ÇETİN



Bereketli Topraklarda Dönüşüm Rüzgarı

 Balıkesir’in kalbi, her geçen gün yeniden atmaya devam ediyor. Şehrimizin “Türkiye'yi Doyuran İl” olarak anılması, bereketli topraklarımız, zengin tarımsal çeşitliliğimiz ve güçlü hayvancılık potansiyelimiz sayesinde mümkün oluyor. Ancak, Balıkesir’in üretim gücü ne yazık ki tam anlamıyla değerlendirilmekten uzak. Çiftçilerimizin emekleri, hasat sonrası ürünlerin ellerinde kalması, pazarlama ve işleme tesislerinin eksikliği gibi sorunlarla gölgeleniyor. Yerel yönetimler, iş dünyası ve sivil toplum kuruluşları, kooperatifleşme, dijital pazarlama ve yerel üretim merkezlerine yapılacak yatırımlarla bu sıkıntıların üstesinden gelmeye çalışıyor.


Balıkesir, sadece ekonomik anlamda değil, kültür ve sanat alanında da önemli bir dönüşüm yaşıyor. Şehrimizdeki sanat atölyeleri, kültür merkezleri ve festivaller, yerel renklerimizi ve geleneklerimizi canlandırırken; genç nesil de yaratıcı projeleriyle adından söz ettiriyor. Bu durum, Balıkesir’in sadece üretimle sınırlı kalmayıp, sosyal ve kültürel dinamiklerin de yükseldiğini gösteriyor. Eğitim kurumları ve genç girişimciler, sosyal projeler ve gönüllülük faaliyetleriyle şehrimizin yenilikçi ruhunu güçlendiriyor. Aynı zamanda çevre dostu uygulamalar ve geri dönüşüm projeleri, Balıkesir’in doğasını koruma konusunda umut verici adımlar atılmasını sağlıyor.


Yerel yönetimlerin uzun vadeli planları, altyapı yatırımları ve kentsel dönüşüm projeleri ile Balıkesir, geleceğe dair sağlam temeller atıyor. Her adımda, üretilen ürünlerin değeri artırılmak, çiftçilerimizin hak ettiği karşılığı bulması sağlanmak isteniyor. Balıkesir’in Sesi olarak bizler, şehrimizin ekonomik, kültürel ve sosyal dönüşümünü yakından takip ediyor, yaşanan gelişmeleri siz değerli okuyucularımızla paylaşmaya devam ediyoruz. Şehrimizin nabzını tutuyor, üretimden kültüre, eğitimden çevreye uzanan her alanda umut veren adımlara şahit oluyoruz. Balıkesir’in geleceği, hep birlikte inşa edeceğimiz güçlü bir yarına doğru ilerliyor.



Balıkesir’in 'Balıkessir' Hikayesi

Osmanlı döneminde demiryolu projelerinin çoğu yabancı ortaklığında şirketler tarafından inşa ediliyordu. Bu durum, tabelalarda kullanılan dil ve alfabe üzerinde önemli etkiler bıraktı. 19. ve 20. yüzyılın başlarında, uluslararası iletişim ve ticarette yaygın olan Latin alfabesi, modernleşme hareketlerinin bir parçası olarak benimsendi. Bu süreçte, Osmanlı coğrafyasındaki yer adları da Latin harflerine yazıya aktarılırken farklılaşmalar yaşandı.


Özellikle Balıkesir örneğinde, şehrin adı Osmanlıca'da yazılırken kullanılan telaffuz ve imla, Latin alfabesine aktarılırken “Balıkessir” şeklinde kayda geçti. Bu durum, yabancı işletmecilerin ve uluslararası yolcuların anlayabileceği standartların oluşturulmasında önemli rol oynadı.


Diğer önemli noktalar şunlardır:

• Yabancı İşletmeciler: Osmanlı demiryolu hatlarının büyük bir kısmı, yabancı şirketler tarafından işletiliyordu. Bu şirketlerin kullandığı alfabe ve imla, yer adlarının Latin harflerine çevrilmesinde etkili oldu.

• Uluslararası Ulaşım: Osmanlı’dan Avrupa’ya uzanan ulaşım ağında, şehir isimlerinin uluslararası standartlara uygun şekilde Latin alfabesiyle yazılması, yolcuların şehirleri kolayca tanıyabilmesini sağladı. Özellikle Balıkesir, yazıya aktarım sonucu “Balıkessir” olarak kayda geçti.

• Modernleşme Süreci: Tanzimat Dönemi’nden itibaren başlayan modernleşme hareketleriyle, Batı etkisi resmi yazışmalara ve tabelalara yansımış, Latin alfabesinin kullanımı artmıştır.

Cumhuriyet'in ilanı ve Latin alfabesine geçişten sonra bu ikili alfabe kullanımı son buldu. Ancak, bazı tarihi tren garlarında hâlâ bu çok dilli tabelalara rastlamak mümkün. Günümüzde de almanca ve fransızca yerine ingilizce tabelaların kullanımı yaygınlaşmıştır.

balikessir.com

Balıkessir Yazılı Balıkesir Gar Tabelası





BALIKESİR’İ ÜLKE GİBİ YÖNETMELİ

 Çok önemli bir şehirde yaşıyoruz; tarım, sanayi, turizm ve lojistik altyapısına sahip, enerjide önemli bir merkez, ülke ve bölge açısından stratejik bir konumda, köklü üniversitesi ve kurumları var, verimli ovaları, kıyıları, termal kaynakları ile tek kelimeyle büyük bir potansiyele sahip bir şehir…


Kuzeyinde Avrupa’ya açılan Çanakkale Boğazı, batısında Ege Denizi ve İzmir gibi ekonomik bir merkez, doğusunda Bursa gibi sanayi devi bir şehir, güneyinde tarım ve turizm açısından önemli bir bölge olan Manisa ve Akdeniz’e açılan koridor var. Marmara ve Ege Bölgeleri arasında bir köprü görevi gören, hem kara hem de deniz ticaretinde önemli bir durak olan Balıkesir, Türkiye’nin kalbinde bir üretim ve ticaret merkezi olarak konumlanmalıdır.


Bu avantajları iyi bilen ve değerlendiren bir akılla, Balıkesir’i üretim, lojistik ve turizm açısından bölgesel bir merkez hâline getirmeliyiz. Ürettiğimiz her şeyi pazarlayabileceğimiz geniş bir coğrafyanın içinde olduğumuzu unutmamalıyız. Doğru stratejilerle tarımda, sanayide, sağlıkta ve turizmde büyük atılımlar yapabiliriz.


Balıkesir SAĞLIK ŞEHRİ, güçlü sağlık altyapısı, termal kaynakları, tıp fakültesi ve nitelikli insan kaynağı ile sağlık turizmi açısından büyük bir potansiyel taşıyor. Şehri uluslararası sağlık turizminin önemli bir merkezi hâline getirmek için bu potansiyeli yönetecek doğru bir vizyona ihtiyacımız var.


Turizm açısından da Balıkesir eşsiz bir şehir. Doğal güzellikleri, Kaz Dağları, Ayvalık ve Cunda gibi dünya çapında bilinen turizm destinasyonları, mavi bayraklı plajları, termal kaynakları, tarihi ve kültürel mirası ile Balıkesir, turizmin her alanında büyük fırsatlar sunuyor. Ancak turizmi sadece broşür basarak değil, profesyonel bir bakış açısıyla tüm bileşenleriyle ele almalıyız.


Balıkesir, Türkiye’nin bir özeti gibi. 20 ilçesi var ve her biri kendine özgü değerler barındırıyor. Ancak maalesef bu ilçelerin çoğunda planlı bir kalkınma vizyonu bulunmuyor. Şehir, en az 20 sektörde kümelenme potansiyeline sahip ancak bu alanlarda profesyonelce yürütülen bir kümelenme çalışması henüz mevcut değil. Balıkesir’in bu sektörleri doğru yönetildiğinde her birinden milyarlarca dolarlık ekonomik katkı elde etmek mümkün.


Kalkınma;


  • Zeytin ve zeytinyağını dünya çapında bir marka hâline getirdiğimizde,

  • Tarım ve hayvancılıkta katma değerli ürünlere yöneldiğimizde,

  • Termal turizmi bir dünya markası yapacak şekilde geliştirdiğimizde,

  • Sahil şeridimizi turizmin her alanında değerlendirdiğimizde,

  • Organize sanayi bölgelerimizi güçlendirip yenilerini açtığımızda,

  • Lojistik altyapıyı geliştirip Balıkesir’i uluslararası bir ticaret merkezi hâline getirdiğimizde,

  • Et ve süt ürünlerinde işleme tesislerini artırıp dünya pazarına açıldığımızda,

  • Küçükbaş ve büyükbaş hayvancılığı bölgesel olarak organize ettiğimizde,

  • Arıcılık ve tıbbi aromatik bitkiler alanında kümelenmeyi sağladığımızda,

  • Balıkçılık ve su ürünlerinde yüksek katma değerli üretime geçtiğimizde,

  • Doğal tarım ve ekolojik üretimi teşvik edip marka hâline getirdiğimizde,

  • Sanayi limanlarını güçlendirip, Balıkesir’i bir lojistik merkez olarak konumlandırdığımızda,

  • İlçelerimizi turizm, tarım, sanayi ve ticaret ekseninde özelleştirilmiş kalkınma bölgelerine dönüştürdüğümüzde,

  • 20 sektörümüzün her birinde profesyonel kümelenme çalışmaları yürüttüğümüzde,

  • Şehirlerimizi gençlerimize, çocuklarımıza ve gelecek nesillere yakışır şekilde dizayn ettiğimizde,

  • İnsanımıza inandığımızda ve gençlerimize güvendiğimizde,

  • Balıkesir’i bir ülke gibi stratejik bir şehir olarak yönettiğimizde,


Kaçınılmaz bir şekilde kalkınma kendiliğinden gelecek ve Balıkesir hak ettiği gelişmişlik seviyesine ulaşacaktır. Şehrimiz, Ege ve Marmara’nın üretim, ticaret ve hizmet merkezi olacak. Buna çok inanıyorum.


Orman Y. Mühendisi ve Proje Uzmanı

Mustafa Çetin



6 Şubat Depremi Unutulmadı

 6 Şubat Deprem Şehitleri İçin Türkiye Genelinde Hatim ve Dua Programı Düzenlendi


Türkiye'yi derinden sarsan 6 Şubat depremlerinin ikinci yıl dönümünde, hayatını kaybeden vatandaşlar için yurt genelindeki camilerde hatim ve dua programları gerçekleştirildi.


Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından organize edilen program kapsamında, sabah saatlerinden itibaren tüm camilerde Kur’an-ı Kerim tilaveti okunarak depremde hayatını kaybedenler için dualar edildi. Programlara yoğun katılım sağlanırken, vatandaşlar duygu dolu anlar yaşadı.


Camilerde yapılan etkinliklerde din görevlileri tarafından okunan hatimlerin duası yapıldı. Cemaat, kaybedilen canlar için ellerini semaya açarak dua etti. Kahramanmaraş merkezli depremlerden etkilenen 11 ilde de özel programlar düzenlenirken, depremzedeler için destek ve dayanışma mesajları verildi.


Depremin yıl dönümünde hayatını kaybeden vatandaşlar bir kez daha rahmetle anılırken, geride kalan ailelerine sabır ve başsağlığı dilekleri iletildi. Vatandaşlar, böyle büyük bir felaketin bir daha yaşanmaması için dua etti.


"Rabbimiz, bizlere bir daha böyle acılar yaşatmasın" ifadeleriyle programlar sona erdi.




ÖĞRENCİ AFFI MECLİS’TE!

Öğrenci Affı İçin Kritik Adım: Meclis Gündemine Alındı


Türkiye’de lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyinde eğitim gören yüz binlerce öğrenci; deprem, pandemi, maddi zorluklar ve azami süre sınırlamaları gibi çeşitli nedenlerle eğitim hayatlarını yarıda bırakmak zorunda kaldı. Yaşanan belirsizlikler, birçok öğrencinin hem kendi geleceğine hem de ülkeye katkı sağlama imkanını kaybetmesine yol açtı. Ancak öğrenci affı ile bu gençlere yeniden eğitimlerini tamamlama şansı doğabilir.


Bu kapsamda Milliyetçi Hareket Partisi (MHP), yükseköğretim kurumlarıyla ilişiği kesilen ve kayıt hakkı kazandığı halde kaydını yaptıramayan öğrencilerin eğitimlerine devam edebilmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM) yeni bir kanun teklifi sundu.


Kanun Teklifi Meclis Gündeminde


MHP tarafından sunulan teklif, 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nda değişiklik yapılmasını öngörüyor. Teklif, başvuruda bulunan öğrencilere, eğitimlerine kaldıkları yerden devam etme fırsatı sunmayı amaçlıyor. Bu sayede eğitimi yarım kalan yüz binlerce genç, öğrenimlerini tamamlayarak ülke kalkınmasına katkı sunabilecek.


TBMM Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu’na sevk edilen teklifin yeniden gündeme alındığı ve detaylarının komisyonda görüşülmekte olduğu bildirildi.


Öğrenci Affı Neden Önemli?


Öğrenci affı, eğitim hayatı kesintiye uğramış bireylerin yeniden sisteme kazandırılmasını hedefliyor. Geçmiş dönemlerde yapılan benzer düzenlemeler sayesinde birçok öğrenci eğitim hayatına dönerek akademik ve mesleki kariyerlerini sürdürebilmişti. Yeni af düzenlemesinin de özellikle ekonomik sıkıntılar, sağlık problemleri ve doğal afetler nedeniyle okullarından ayrılmak zorunda kalan öğrenciler için büyük bir fırsat olması bekleniyor.


Öğrenci affı düzenlemesinin yasalaşıp yasalaşmayacağı ve yürürlüğe girme süreci önümüzdeki günlerde netlik kazanacak. Komisyondan geçmesi halinde, kanun teklifinin TBMM Genel Kurulu’nda oylamaya sunulması bekleniyor.


Eğitim hakkının herkes için erişilebilir olması gerektiğini savunan gençler ve akademik çevreler, bu düzenlemenin bir an önce hayata geçirilmesini talep ediyor. Öğrenci affı konusunda gelişmeleri yakından takip etmeye devam edeceğiz.





Türkiye’yi Doyuran İl, Çiftçisini Doyuramıyor!

Sevgili Dostlar,

Bugün sizlerle Balıkesir’in üretim gücünden ve bu tarımsal üretim gücünün değerlendirilmesindeki sorunlardan bahsetmek istiyorum. Balıkesir'e 'Türkiye'yi Doyuran İl' şeklinde bir vizyon belirlenmişti, gerçekten de bereketli topraklara, zengin tarımsal çeşitliliğe ve güçlü bir hayvancılık potansiyeline sahip. Büyükbaş ve küçükbaş hayvancılığın yanında, tarımsal üretim çeşitliliği ile ülke ekonomisine önemli katkılar sunuyor. Ancak ne yazık ki bu gücün tam anlamıyla değerlendirildiğini söylemek zor.

Her yıl çiftçilerimiz, ürettikleri ürünlerin satışı konusunda ciddi sıkıntılar yaşıyor. Hasat sonrası, ürünlerin ellerinde kaldığına dair pek çok hikâye duyuyoruz. Bu durum, Balıkesir'in üretim gücünü planlama ve değerlendirme aşamalarında eksiklikler olduğunu gösteriyor. Oysa ki bu sorunlar, daha iyi bir planlama ve yerel üretim merkezlerinde ürünlerin işlenmesine yönelik yatırımlarla aşılabilir.

Sorun Nerede Başlıyor?

Üretilen ürünlerin pazara ulaştırılması, işlenmesi ve tüketiciye sunulması zincirinde yaşanan kopukluklar ve aracıların fazlalığı çiftçilerimizin emeklerinin karşılığını alamamasına neden oluyor. Örneğin, Balıkesir’in meşhur zeytinlerinden, süt ürünlerine kadar birçok tarım ve hayvancılık ürünü, ham haliyle satılmak zorunda kalıyor. Oysa işlenerek katma değerli ürünlere dönüştürülse, hem çiftçilerimizin kazancı artar hem de ilimizin ekonomisi güçlenir. Özellikle de bu yıl domatesler toplanmadı bile, toplananlar çürüdü bir çok emek zayi oldu. Çiftçi üretime küstürüldü. 

Çözüm Önerileri

  • Kooperatifleşme: Çiftçilerimizin üretim, işleme ve pazarlama süreçlerinde kooperatifler aracılığıyla bir araya gelmesi, güçlü bir çözüm olabilir. Kadın kooperatiflerine verilen destek kadar, tarım kooperatifleri de güçlendirilmelidir. Tarım kooperatifleri bilinçlendirilmelidir. Çeşitli eğitimler verilerek kapasiteleri yani yönetimleri güçlendirilmelidir.
  • Yerel İşleme Tesisleri: Balıkesir’de ürünlerin işlenmesi için daha fazla yatırım yapılması gerekiyor. Özellikle tarımsal ürünleri işleme tesisleri, bu alanda ciddi bir ihtiyaç.
  • Dijital Pazarlar: Günümüzde teknolojiyi kullanarak ürünleri doğrudan tüketiciye ulaştırmak mümkün. Yerel yönetimlerin ve girişimcilerin, bu konuda daha fazla inisiyatif alması gerek. Yerel yönetimler bu alanda gençlere girişimcilik eğitimleri düzenleyebilir.
  • Devlet Proje Desteği: Çiftçilerimize yönelik teşviklerin, sadece üretim aşamasıyla sınırlı kalmayıp, işleme ve pazarlama süreçlerini de kapsaması önemli. IPARD /TKDK Projeleriyle daha teknolojik işletmeler şart.

Sevgili dostlar, Balıkesir gibi güçlü bir üretim potansiyeline sahip bir ilin, bu gücü tam anlamıyla değerlendirememesi, hepimizi düşündürmeli. Unutmayalım ki, tarım sadece bir ekonomik faaliyet değil; kültürümüzün, geleneklerimizin ve geleceğimizin de bir parçasıdır. Çiftçilerimizin emeklerinin karşılığını alacağı, üretimin değer bulduğu bir Balıkesir hayali, hepimizin ortak dileği olmalı. 

Sevgiyle kalın,
Süleyman Çetin




Girişimcilik Ruhumuz Ne Kadar Güçlü?

Değerli okurlar,
Bugün sizlerle girişimcilik ve sosyal projeler üzerine sohbet etmek istiyorum. Ülkemizin dört bir yanında gerek kalkınma ajansları, gerek sivil toplum kuruluşları için açılan proje çağrıları, girişimciler için adeta birer ışık kaynağı. Bu proje çağrıları sadece bireylerin değil, bölgelerin de kaderini değiştirecek güce sahip.

Geçtiğimiz günlerde SMART Proje Akademisi’nin sahibi, deneyimli proje uzmanı Ramazan Kırmızı Bey ile sohbet etme fırsatım oldu. Kendisi, proje desteklerinin sadece finansal bir yardım olmadığını, aynı zamanda toplumsal kalkınma için bir vizyon sunduğunu söyledi. "Her bir destek çağrısı, bir bölgenin geleceğine yapılacak stratejik bir yatırımdır," dedi. Bence bu söz, girişimcilik desteklerinin ne kadar önemli olduğunu net bir şekilde anlatıyor. Ayrıca SMART Proje Akademisi olarak "Siz hayal edin, biz gerçekleştirelim" şeklinde de projelerde birlikte çalışabileceğini dile getiriyor.

Destek Mekanizmalarının Önemi

Kalkınma Ajansları, TÜBİTAK, KOSGEB ve Avrupa Birliği gibi kurumların sunduğu destekler, sadece girişimciler için değil, hepimiz için büyük bir fırsat. Bu destekler, projelerin hayata geçmesi için bir başlangıç noktası oluştururken, aynı zamanda toplumsal fayda yaratma yolunda önemli bir adım.

Mesela Güney Marmara Kalkınma Ajansı’nın düzenlediği Sürdürülebilir Enerji Fikir Maratonu, girişimcilerin yenilikçi enerji çözümleri geliştirmesi için güzel bir platform sunuyor. Hem bölgesel kalkınma sağlanıyor hem de çevresel farkındalık artıyor. Diğer yandan TÜBİTAK’ın Yapay Zekâ Ekosistem 2024 Çağrısı gibi destekler de girişimcilerin teknolojiyi kullanarak projelerini bir üst seviyeye taşımasına yardımcı oluyor.

Girişimcilik ve Sosyal Yatırımlar: Birlikte Daha Güçlü

Ramazan Bey’in dikkat çektiği bir başka önemli nokta da, bu desteklerin sadece bireysel projeleri değil, topluma fayda sağlayan girişimleri de desteklediği. Özellikle yeşil dönüşüm, dijitalleşme ve sürdürülebilir kalkınma gibi alanlarda yapılan çalışmalar, toplumun geneline dokunan sonuçlar doğuruyor.

UNESCO’nun Sürdürülebilir Kalkınma için Uluslararası Bilimler On Yılı girişimi ya da Avrupa Birliği’nin İklim Değişikliği Hibe Programı gibi projeler, girişimcilerin dünya standartlarında işler yapmasına imkân tanıyor. Böylece girişimcilik ekosistemimiz büyüyor, gençler de bu alana ilgi duymaya başlıyor.

Bir Destekten Faydalanmak İçin Küçük İpuçları

Sevgili okurlar, desteklerden yararlanmak isteyen girişimciler için birkaç önerim var:

  1. Özgün bir fikriniz olsun: İster büyük ister küçük olsun, projenizin kendine has bir yönü mutlaka olmalı.
  2. Çevrenizi gözlemleyin: Bulunduğunuz bölgenin ihtiyaçlarını anlamadan etkili bir proje üretmek zor. Bölgenize gerçekten fayda sağlayacak bir fikirle yola çıkın.
  3. Projelerinizi net anlatın: Başvuru sürecinde, fikrinizi açık ve anlaşılır bir şekilde anlatmak çok önemli. Jüri ya da değerlendirici, neyi hedeflediğinizi hemen anlamalı.
  4. Bilirkişilere danışın: Eğer bir fikriniz varsa ama nasıl geliştireceğinizi bilemiyorsanız, SMART Proje Akademisi gibi alanında uzman kişilerden destek almak işinizi kolaylaştırabilir.

Sonuç: Hep Birlikte Daha Güzel Günlere

Sevgili dostlar, girişimcilik ve sosyal projeler sadece bireysel başarıları değil, toplumsal kalkınmayı da beraberinde getiriyor. Türkiye, bu anlamda sunduğu fırsatlarla gerçekten çok zengin bir ülke. Önemli olan, bu fırsatları değerlendirecek cesareti ve azmi göstermek.

Ramazan Kırmızı Bey’in dediği gibi, her destek çağrısı bir bölgenin geleceğine yapılan yatırımdır. Bizlere düşen görev ise bu fırsatları değerlendirmek ve hem kendimize hem de çevremize katkı sağlamak. Unutmayalım, hepimizin başarısı, hepimizin geleceği!

2024 Aralık ayı için açık olan proje çağrıları ve detaylı bilgilere ulaşmak için güncel fırsatları takip edebileceğiniz resmi web sitesini ziyaret edebilirsiniz:

 https://www.projeakademisi.com/2024/12/aralik-2024-acik-hibe-ve-destekler.html

Sevgiyle kalın,
Süleyman Çetin



Yediğimiz Her Şey Karakterimizi Şekillendiriyor

 

Yediklerimiz Bizi Biz Yapar: Hipokrat ve İbn Haldun’dan Günümüze Bir Uyarı

Günlük yaşamda beslenmenin sadece beden sağlığına etkilerini düşünüyoruz; oysa tükettiğimiz her lokma, sadece bedenimizi değil, ruh halimizi, düşünce yapımızı ve sosyal ilişkilerimizi de derinden etkiliyor. Eski çağlardan bu yana beslenme ve insan karakteri arasında bir bağ olduğu düşünülmüş ve bu konuda farklı medeniyetlerden birçok bilge kişi önemli görüşler dile getirmiştir. Milattan önce beşinci yüzyılda yaşamış olan ünlü hekim Hipokrat, “Ne yersen o’sun” sözüyle beslenmenin fiziksel sağlığın ötesine geçerek ruhsal durumu da şekillendirdiğine dikkat çeker. Yani yediklerimizin yalnızca kilomuzu değil, aynı zamanda ruh halimizi, bakış açımızı ve sosyal ilişkilerimizi de etkilediğini vurgulamış olur.

Hipokrat gibi, on dördüncü yüzyıl İslam dünyasında ise İbn Haldun beslenmenin insan mizacı, ahlakı ve dini yaşantısı üzerinde büyük bir etkisi olduğuna inanmıştır. Ünlü eseri Mukaddime’de İbn Haldun, insanların yaşadıkları coğrafya ve yedikleri gıdaların onların kişiliğini ve davranışlarını şekillendirdiğini savunur. Ona göre, sade ve doğal bir beslenme tarzı kişiyi daha sağlıklı ve ruhen daha dingin hale getirir. Lüks ve aşırılıktan uzak bir yaşam sürdürenlerin, manevi değerlere ve ahlaki ilkelere daha bağlı kaldığını ifade eder. Bu görüşe göre, aşırı beslenme ve lüks içinde yaşayan kişiler daha tembel, kaygılı ve ruhsal olarak kırılgan hale gelirken; sade bir beslenme ve doğal yiyeceklerle beslenen bireyler fiziksel olarak daha güçlü, ruhen ise daha dingin olur. İbn Haldun’un bu görüşleri, bize yediğimiz gıdaların bedensel sağlığımız kadar ruhsal sağlığımız ve karakter yapımız üzerinde de bir etkisi olduğunu gösterir.

Bu kadim bilgelerin uyarılarını bir kenara bırakıp, modern çağda beslenmenin yalnızca lezzet ve hızlı doyum arayışına odaklanan insanlık, zaman zaman bu tercihlerinin bedelini ağır ödüyor. Geçtiğimiz aylarda, Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından yayınlanan bir liste, tüketici güvenliği açısından ciddi bir uyarı niteliği taşıyordu. Bu listede, et ürünlerinde tağşiş yapıldığı, yani etlerin içerisine domuz, at ve eşek eti karıştırıldığının tespit edildiği belirtildi. Hem insan sağlığı hem de etik açıdan ciddi sorun teşkil eden bu durum, birçok tanınmış markayı da içine aldı ve oldukça ses getirdi. Ünlü köfteci markalarından biri olan Köfteci Yusuf’un da listede yer alması kamuoyunda büyük yankı uyandırdı ve konu sosyal medyada geniş bir tartışmaya yol açtı.

Bakanlık tarafından yayınlanan bu liste toplumda farklı tepkilere neden oldu; bazı insanlar, markaların verdiği güvencelere dayanarak bu tür bir ihlalin mümkün olmadığına inanmak istemedi. Ancak, devletin resmi incelemeleri sonucunda hazırlanan ve yayınlanan bir listede bu bilgilerin yer alması, olayın ciddiyetini göz ardı etmeyi zorlaştırıyor. Bu tür skandallar, tüketicilere "BİLİNDİK MARKA ALGISINA GÜVENMEK" yerine, bizzat kendilerinin kestikleri etleri ya da helal - güvenilir kaynaklardan temin edilen ürünleri tüketmenin önemini hatırlatıyor. Ne yazık ki, marketlerde kolayca bulunabilen her ürün, sağlıklı ve güvenli bir seçenek olmayabiliyor. Bu olay, her yerde her şeyin yenmeyeceği gerçeğini bir kez daha gözler önüne seriyor.

Toplum olarak sağlığımızı korumak ve geleceğe daha sağlıklı bir nesil yetiştirmek istiyorsak, tükettiğimiz gıdaların içeriğine dikkat etmek zorundayız. Hem Hipokrat’ın hem de İbn Haldun’un yüzyıllar önce dile getirdiği gibi, beslenme yalnızca fiziksel bir gereksinim değil; aynı zamanda ahlakımızı, düşünce yapımızı, hatta dini yaşantımızı etkileyen köklü bir olgu. Bu yüzden tükettiğimiz gıdaları yalnızca karın doyurma aracı olarak değil, bizi şekillendiren temel yapı taşları olarak değerlendirmeliyiz. Sağlığımızı korumak adına dengeli, doğal ve güvenilir kaynaklardan beslenmeyi bir öncelik haline getirmek, uzun vadede hem bedenimize hem de ruhumuza yatırım yapmak demektir.


Süleyman Çetin 11.11.24




Yapay Zeka ile Bulmaca Oluşturma Araçları

 Evet, bulmaca oluşturmak için çeşitli yapay zeka destekli uygulamalar ve araçlar mevcut. İşte bazı popüler seçenekler:


### 1. **Crossword Generator by AI**

   - Yapay zeka destekli araçlarla kelime ve ipucu setleri girerek özel çapraz bulmacalar oluşturabilirsiniz.

   - **Örnek:** [EclipseCrossword](https://www.eclipsecrossword.com/) veya çevrim içi AI tabanlı çözümler.


### 2. **Jigsaw Puzzle Generators**

   - Görselleri yükleyerek otomatik olarak yapboz bulmacaları oluşturabilirsiniz.

   - **Örnek:** [Jigsaw Planet](https://www.jigsawplanet.com/) gibi platformlar görsel tabanlı bulmacalar oluşturur.


### 3. **Puzzle-Maker.com**

   - Harf bulmacaları, kelime avları veya mantık bulmacaları hazırlamak için kullanışlı bir araç.

   - Öğrenciler için özel içerikler oluşturmak isteyen öğretmenler için idealdir.


### 4. **AI-Based Logic Puzzle Creators**

   - Özel zeka ve mantık bulmacaları için bazı yapay zeka araçları mantıksal ifadeleri çözümlemeye ve karmaşık bulmacalar üretmeye yardımcı olur.


### 5. **ChatGPT (Gibi Dil Modelleri)**

   - ChatGPT’yi kullanarak kelime oyunları, mantık bulmacaları veya yaratıcı bulmaca metinleri oluşturabilirsiniz. Size özel bulmacalar tasarlamak için dil modeli desteğinden faydalanabilirsiniz.


İhtiyacınıza en uygun uygulamayı seçebilir veya ChatGPT'yi kullanarak anında bulmaca oluşturabilirsiniz!



Sındırgılı Kardeşler - Ali & Abdullah Akgün

Sındırgılı Kardeşler - Ali & Abdullah Akgün

Balıkesir'in Sındırgı ilçesinden çıkan Sındırgılı Kardeşler, Ali ve Abdullah Akgün kardeşlerden oluşan bir müzik grubudur. Grup, Ege ve Anadolu’nun zengin halk müziği mirasına olan tutkularıyla tanınmakta ve Sındırgı’nın yerel ezgilerini Türkiye genelinde geniş kitlelere tanıtmaktadır. Küçük yaşlardan itibaren halk müziğine ilgi duyan kardeşler, geleneksel enstrümanlar kullanarak otantik bir müzik deneyimi sunmayı amaçlamışlardır. Performanslarında bağlama, zurna ve davul gibi enstrümanlara yer vererek, köklü bir halk müziği geleneğini yaşatırlar.

Sındırgı’nın Kültür Elçileri: Sındırgılı Kardeşler, başta Sındırgı Yağcıbedir Halı Festivali gibi yerel etkinlikler olmak üzere çeşitli festivallerde sahne alarak Sındırgı’nın kültürel zenginliklerini tanıtmaktadır. Sosyal medya ve dijital platformlar üzerinden de geniş bir dinleyici kitlesine ulaşan grup, geleneksel türküleri modern bir dokunuşla yeniden yorumlayarak özellikle genç kuşaklara da hitap etmektedir.

Öne Çıkan Eserleri: 1988 yılında çıkardıkları Gözlerim Doldu Yaş İle (Haççem) albümü ile tanınan Sındırgılı Kardeşler’in bu albümde yer alan birçok eseri, halk müziği severler arasında beğeni toplamıştır. Albümde öne çıkan şarkılar arasında şunlar yer almaktadır:

  • Karşıdan Mendil Salla
  • Hatçem Halı Dokuyor
  • A Fadimem
  • Şu Çavdırın Hanları
  • Nar Ağacı Budam Budam
  • Hasar Köydem Çıktım
  • Dursunlunun Hanları
  • Niçin Ağlamıyayım
  • Ölem Ben
  • Su Akar Güldür Güldür
  • Cumbullu
  • Dübeş Attım
  • Süt İçtim Dilim Yandı
  • Domdom Kurşunu

Ayrıca, 2015 yılında çıkardıkları Nar Ağacı Narsız Olurmu şarkısıyla da büyük ilgi görmüşlerdir. Bunun yanı sıra, grubun Köroğlu ve Çekerim Aşk Çilesini gibi eserleri de beğeniyle dinlenmektedir.

Popüler Şarkıları ve Dinleyici Yorumları: Grubun şarkıları arasında canlı performans kayıtları da dikkat çekmektedir. Öne çıkan canlı performanslarından bazıları:

  • Şu Çavdırın Hanları (Live)
  • Nar Ağacı Narsız Olurmu (Live)
  • Süt İçtim Dilim Yandı
  • Dübeş Attım

Sındırgılı Kardeşler, köklü halk müziği mirasını genç kuşaklara aktarma misyonuyla hareket etmekte ve Sındırgı’nın kültürel elçileri olarak halk müziği severlerin kalbinde özel bir yer edinmiştir.

Hobilerle Hem Eğlenin Hem Gelişin!

Hayatın hızlı akışı içinde kendimize zaman ayırmak, bir nevi lüks haline geldi. Peki, bu zamanı nasıl değerlendirmeliyiz ki hem keyif alalım hem de kendimizi geliştirmiş olalım? İşte size, hayatınıza renk katacak dört farklı hobi önerisi:


Para Kazandıran Tutku: Hobilerin sadece keyif vermesi gerekmiyor, aynı zamanda ek gelir kaynağı da olabilir. Örneğin, seramik ve çömlekçilik ile el becerilerinizi geliştirebilir, ürettiğiniz ürünleri online platformlarda satabilirsiniz. Karikatür çizme yeteneğinizi kullanarak da yaratıcı çalışmalar yapabilir, bu alanda ilerleyerek çeşitli projelerde yer alabilirsiniz. Bu tür hobiler, zamanla tutkunuz haline gelip size hem manevi hem de maddi kazanç sağlayabilir.


Forma Girmek İçin Hareket: Sağlıklı bir yaşam için düzenli spor yapmak şart. Sporu bir yük olarak görmek yerine keyifli bir aktiviteye dönüştürebilirsiniz. Örneğin, yürüyüş yapmak ve yüzmek gibi aktiviteler, hem fiziksel sağlığınızı korumanıza yardımcı olur hem de doğayla iç içe vakit geçirerek ruhunuzu dinlendirir. Spor yaparken aynı zamanda stresten uzaklaşarak kendinizi yenilemiş hissedeceksiniz.


Üretkenliği Artıran Hobiler: Üretkenliği artırmak ve zihni sürekli aktif tutmak için üretici hobilere yönelmek önemlidir. Doğa gezilerine çıkarak fotoğrafçılıkla ilgilenebilir, gözlemlerinizi fotoğraflayarak çevrenize farklı açılardan bakmayı öğrenebilirsiniz. Bu sayede hem yeni beceriler edinir hem de kişisel gelişiminize katkıda bulunursunuz.


Mutluluk İçin Hobi: Hayatın koşturmacasında unuttuğumuz en önemli şeylerden biri, kendimiz için keyifli vakitler oluşturmak. Yüzmek, doğada yürüyüş yapmak, yeni yerler keşfetmek ya da sadece bir kitap okuyarak rahatlamak bile yaşam kalitenizi artırabilir. Hobiler, size mutluluk getirerek stresten uzaklaşmanıza ve enerji depolamanıza yardımcı olur.


Unutmayın, hobilerimiz sadece boş zamanlarımızı değerlendirmenin bir yolu değil, aynı zamanda kendimizi tanımamız ve geliştirmemiz için bir fırsattır. Hayatınıza yeni bir hobi katmak için hiç vakit kaybetmeyin. Belki de yeni bir tutku sizi bekliyor!


Süleyman ÇETİN

Balikessir.com | Balıkesir Dijital Gündem



Bosna Piramitlerinin Gizemi: Bilimsel Bir Değerlendirme

Bosna'daki piramit kazılarında ortaya çıkan en çarpıcı bulgulardan biri, tünellerde hiçbir böcek veya kemirgen izine rastlanmamasıdır. Binlerce yıl boyunca bu bölgenin canlılar tarafından terk edilmiş olması, araştırmacıları derin düşüncelere sevk etmiştir.


Araştırmacı Semir Osmanagić'e göre, bu durumun anahtarı tünellerdeki megalitik levhalarda yatmaktadır. Kil tabakasıyla kaplı bu levhalar, insan yapımı olduğunun bir göstergesi olarak kabul edilmektedir. Özellikle "tava" adı verilen megalit, üzerindeki tuhaf girinti ve altındaki su akışı ile dikkat çekmektedir. Osmanagić'e göre, bu megalit eskiden bir kuvars kristali taşımaktaydı ve yeraltı suyu akışının yönü, kristalin buraya kasıtlı olarak yerleştirildiğini düşündürmektedir.


Yapılan ölçümler, megalitlerin belirli frekanslarda elektromanyetik radyasyon yaydığını ortaya koymuştur. Bu radyasyon, antik çağlarda kuvars kristali tarafından güçlendirilerek piramidin içindeki tünellerde yayılmış ve "piezoelektrik etki" adı verilen bir olguyu tetiklemiştir. Bu etki, ultrasonik dalgaların oluşmasına neden olmuş ve hayvanların bu bölgeden uzak durmasına yol açmıştır.


Öte yandan, bu frekanslar insanlar için faydalı bulunmuştur. Özellikle 7,83 hertz frekansı olarak bilinen Schumann rezonansı, Dünya'nın doğal bir elektromanyetik alanı olarak kabul edilir ve canlıların biyolojik süreçlerini etkileyebilir. Osmanagić, Bosna piramidinin bu rezonansı güçlendirerek iyileştirici bir enerji merkezi olarak kullanıldığını öne sürmektedir.


Özetle, Bosna piramitlerindeki bulgular, antik insanların gelişmiş bir teknolojiye sahip olabileceği ve bu teknolojiyi enerji üretmek ve çevrelerini etkilemek için kullanabileceği yönündeki teorileri desteklemektedir. Ancak bu iddialar, bilim dünyasında hala tartışmalı olup daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır.



Doğanın Öğrettiği Sevgi: Yörüklerin Hayvanlarla Yaşam Sanatı

 Yörüklerin Hayvanlara Karşı Şefkati ve Saygısı: Doğa ile İç İçe Yaşamın Bir Yansıması

Yörükler, Anadolu’nun en eski göçebe halklarından biri olarak, hayvanlarla ve doğayla kurdukları derin ilişkileriyle tanınırlar. Yüzyıllardır süren bu yaşam tarzı, onları doğanın ritimlerine ve hayvanların ihtiyaçlarına duyarlı hale getirmiştir. Hayvanlar, Yörükler için yalnızca bir gelir kaynağı değil, yaşamın ayrılmaz parçaları ve kutsal emanetler olarak kabul edilir. Bu nedenle, onlara gösterilen şefkat ve saygı derin bir kültürel ve ahlaki anlayıştan beslenmektedir.


Hayvanlarla Paylaşılan Yaşam

Yörüklerin hayatında hayvanlar sadece ekonomik değer taşıyan varlıklar değil, aynı zamanda yol arkadaşları ve aile bireyleri gibidir. Keçiler, koyunlar ve develer, onların göçebe yaşamını sürdürebilmesi için vazgeçilmezdir. Yörükler hayvanlarını besler, onları korur ve ihtiyaçlarını karşılayarak hayatlarını onlarla birlikte şekillendirirler.


Keçilere Gösterilen İlgi: Keçiler, Yörükler için yalnızca ekonomik bir değer sunmazlar; onların doğa ile olan ilişkilerini de derinleştirir. Keçilerin davranışlarına göre doğanın dengesi hakkında bilgi edinir ve bu canlılara büyük bir özen gösterirler. Sürüleri otlatırken en iyi otlakları bulmaya çalışır, hava koşullarına göre sürülerini korur ve güvende tutarlar.


Develerle Kurulan Bağ: Göçlerde develer, sadece yük taşıyan hayvanlar değil, zorlu yolculukların sessiz ortaklarıdır. Yörükler develerine büyük özen gösterir; yolculuk sırasında ihtiyaçlarına dikkat eder, zorlandıklarında durup onlara gerekli bakımı sağlarlar. Deve hastalandığında yolculuğa ara vererek onu iyileştirirler.


Şefkatin ve Saygının Kültürel Kökleri

Yörüklerin hayvanlara gösterdikleri bu özen ve saygının temelinde, kültürel ve dini inançlar yer alır. Yörükler, doğayı ve hayvanları Tanrı’nın emaneti olarak kabul ederler. Bu inanç, doğaya ve hayvanlara saygı göstermeyi bir yükümlülük haline getirir. Onlar için hayvanlara kötü davranmak ahlaki bir yanlış olduğu kadar, dini bir sorumluluğun ihlali olarak da görülür.


İsraf Etmeme ve Hayvan Haklarına Saygı: Yörükler, hayvanlardan elde ettikleri ürünleri israf etmeden kullanırlar. Yalnızca ihtiyaçları kadarını alır, geri kalanını doğanın döngüsüne bırakırlar. Hayvanlarının sağlığını korumak için ellerinden geleni yapar ve onların doğal yaşamlarına saygı gösterirler.


Hayvanların Emeğine Değer Verme: Yörükler, hayvanlarının emeğini kutsal kabul ederler. Hayvanlar yalnızca ekonomik fayda için kullanılmaz, aynı zamanda onların refahı da gözetilir. Doğum yapan hayvanlar özel bir bakıma alınır, zayıf düşenler dinlendirilir ve doğal döngülerine saygı gösterilir.


Hayvanların Yörükler İçin Manevi Önemi

Yörükler, hayvanlarına duydukları sevgiyi ve saygıyı geleneklerine ve masallarına yansıtırlar. Çobanların sürüleriyle olan duygusal bağları, onlara isim vermeleri ve onlarla konuşmaları, bu hayvanların Yörük kültüründe sadece mal değil, yaşamın manevi bir parçası olduğunu gösterir. Yörükler için hayvanlar dost, yoldaş ve yaşamlarının vazgeçilmezidir.


Sonuç olarak, yörüklerin hayvanlara karşı gösterdiği şefkat ve saygı, onların doğayla kurdukları derin ve anlamlı ilişkinin bir göstergesidir. Hayvanlar, Yörüklerin hayatında sadece geçim kaynağı değil, aynı zamanda kültürel ve manevi anlamları olan varlıklardır. Bu gelenek, doğaya ve hayvanlara olan sorumluluğu derinden hissetmeleri ve sürdürülebilir yaşam anlayışları ile günümüze de önemli dersler vermektedir.



Tasavvufun Ellerinde Zikirlerle Yoğrulan Çömlek Sanatı

Sındırgı Bardakhanelerinde Manevi Bir Yaklaşımla Zikir Dolu Çömlek Üretimi

Sındırgı'da yer alan geleneksel bardakhanelerde, asırlardır süregelen manevi bir ritüelle çömlek üretimi yapılmaktadır. Bu ritüel, zikirler eşliğinde topraktan başlayıp, son ürünün elhamdülillah denilerek tamamlanmasına kadar devam eden derin bir tasavvufî süreci barındırır.


Çömlek Ustalarının Tasavvufi Yapısı

Öncelikle, çömlek ustalarının karakter yapısı genellikle sabırlı ve dikkatli olmalarıyla öne çıkar. Ayrıca, Sındırgı'daki Kur'an kurslarında belli bir seviyede eğitim görmüş olmaları da dikkat çekicidir. Bu sebeplerle, çömlek ustalarının tasavvufi bir bakış açısına sahip oldukları söylenebilir. Toprağın hazırlanma aşaması, her ürünün ruhunun adeta mayalandığı ilk adımdır. Bu aşamada kullanılan toprak, 40 gün boyunca suda dinlendirilir ve arındırılır. Bu bekleme süreci, toprağın ruhani temizliğine ve olgunlaşmasına katkıda bulunur. 40 gün sonunda, zikirlerle yoğrulan toprak besmeleyle çarka yerleştirilir. Çarkta şekil verilen toprak, ya Hayy zikri eşliğinde bir ruha bürünür ve anlam kazanmaya başlar.


Şekillendirme ve Kuruma Süreci

Şekillendirme işleminin ardından ürünler, doğal ortamda 7 gün boyunca kurumaya bırakılır. Bu süreçte, ürünlerin içsel olgunlaşması tamamlanır ve adeta çömleğin ruhu pekişir. Kuruyan ürünler, fırınlama aşaması için dikkatlice hazırlanır. Fırına yerleştirilen çömlekler, odun atışları ile adeta cehennem sıcağında pişirilir. Cehennem düşünülerek tevbe-i istiğfar getirilir. Her odun atışı sırasında, tesbih duaları edilerek pişirme işlemi kutsal bir ayine dönüşür. "Sübhânallâhi ve’lhamdülillâhi ve lâ ilâhe illallâhu vallâhu ekber vela havle vela kuvvete illa billah" zikri, çömleklerin ruhani gücünü artırmak için sürekli olarak tekrarlanır. Fırında geçen her gece, sabaha kadar devam eden zikirlerle doludur; odun atma işlemi ve dualar eşliğinde çömlekler adeta birer ruh taşıyıcısına dönüşür.


Soğuma Süreci ve Tesbih Namazı

Fırınlama işleminin tamamlanmasının ardından, soğuma süreci başlar. Soğuma süreci boyunca tesbih namazı kılınarak, Allah'a şükürler sunulur. Çömleklerin fırından çıkarıldığı an, her bir sağlam ve çatlamamış ürün için elhamdülillah denir. Bu süreç, yalnızca fiziksel bir üretim değil, aynı zamanda manevi bir teslimiyetin ve şükrün ifadesidir.


Son Aşama: Zikirle Şifa Niyeti

Son aşamada, üretilen çömleklerin ruhani etkisi, onlardan su içenlere şifa olması duasıyla tamamlanır. Testilerin içinde biriken toz ve sıcak havanın dışarı çıkması için ise Hu zikri yapılır. Bu aşamada, zikir eşliğinde testiler üflenerek içlerinde biriken enerji dışarı salınır. İşte "püf noktası" deyimi de buradan gelir. İçeride sıcak olan testinin aniden dışarıdaki soğukla karşılaşarak çatlamaması için hem fiziksel hem de ruhani bir tedbir alınmış olur.


Sonuç olarak, bu yazı Sındırgı bardakhanelerinde uygulanan geleneksel ve manevi çömlek üretim sürecini ele almakta ve bu sürecin zikirlerle dolu derinlikli yapısını incelemektedir. Çömlek üretimi, sadece bir sanat değil, aynı zamanda ibadet ve şifa kaynağı olarak görülmektedir. Bu süreçte kullanılan her bir ritüel, çömleklerin hem fiziksel hem de manevi değerini artırmaktadır. Özellikle testilerin şifa niyetiyle yapılması ve zikirlerle desteklenmesi, bu el yapımı ürünlerin sıradan birer eşya olmaktan çok daha öteye geçtiğini göstermektedir.



Pamukkale: Türkiye'nin Doğal Harikası

Pamukkale, Türkiye'nin güneybatısındaki Denizli ilinde yer alan ve dünyaca ünlü bir doğal sit alanıdır. Bölge, termal kaynak suyunun akışıyla oluşan karbonat mineralleriyle kaplı traverten teraslarıyla tanınmaktadır. Türkiye'nin İç Ege bölgesinde, ılıman iklimiyle bilinen Menderes Nehri vadisinde konumlanmıştır.


Hierapolis: Antik Dünyanın Şifa Merkezi

Antik Yunan kenti Hierapolis, Pamukkale'nin ünlü traverten oluşumlarının üzerine inşa edilmiştir. Yaklaşık 2.700 metre uzunluğunda, 600 metre genişliğinde ve 160 metre yüksekliğinde olan bu traverten oluşumu, vadinin karşı tarafındaki tepelerden ve 20 km uzaklıktaki Denizli ilinden bile görülebilmektedir. Bu bölge, antik çağlardan beri termal kaynaklarıyla ziyaretçileri çekmektedir.


Pamukkale'nin Jeolojisi

Pamukkale'nin ünlü terasları, kaplıcalardan gelen maden suyunun biriktirdiği travertenlerden oluşmaktadır. Bölgede sıcaklıkları 35 °C ile 100 °C arasında değişen 17 kaplıca bulunmaktadır. Kaynaktan çıkan su, traverten terasların başına taşınır ve burada kalsiyum karbonat birikintileri oluşturur. Bu birikintiler, zamanla kristalleşerek traverten oluşumlarını meydana getirir. Bölgede ayrıca Kaklık Mağarası gibi doğal mağaralar da yer alır.


Pamukkale'nin Beyaz Terasları

Pamukkale'nin beyaz terasları, doğal traverten oluşumları ve sıcak havuzlarıyla ünlüdür. Mineral bakımından zengin sular, dağ yamacından yavaşça damlayarak mineral teraslarında toplanır ve aşağıdaki havuzlara akar.


Hierapolis'in Arkeolojik Önemi

Hierapolis, Selevkos İmparatorluğu döneminde bir termal kaplıca olarak kurulmuştur. Şehrin kökeni hakkında bilinen tarihi gerçekler sınırlıdır. Frigler, muhtemelen MÖ 7. yüzyılda bir tapınak inşa etmişlerdir. Hierapolis, Roma döneminde önemli bir şifa merkezi haline gelmiştir. MÖ 133 yılında Roma'nın Asya eyaletinin bir parçası olmuştur. MS 17 yılında büyük bir depremle yıkılmıştır.


Hierapolis'te Hristiyanlık ve Bizans Dönemi

Hristiyan Havari Pavlus'un etkisiyle, Efes'te bulunduğu dönemde Hierapolis'te bir kilise kurulmuştur. Hristiyan Havari Filip de hayatının son yıllarını burada geçirmiştir. Şehir, Bizans döneminde de önemli bir Hristiyan merkezi olarak kalmıştır. 4. yüzyılda, Hristiyanlar tarafından Pluto'nun Kapısı olarak bilinen yer kapatılarak Hristiyanlığın baskın din haline geldiği vurgulanmıştır.


Pamukkale Müzesi Nerede?

Pamukkale Müzesi'nde, Hierapolis'in yanı sıra Laodikeia, Colossae, Tripolis, Attuda ve Lykos vadisinin diğer kentlerinden tarihi eserler sergilenmektedir. Müze, tonozlu Hierapolis Hamamı binalarının üç salonundan ve açık hava müzesinden oluşmaktadır. Ayrıca, Beycesultan Höyük'te bulunan Tunç Çağı zanaat örnekleri ve Karia, Pisidia, Lydia bölgelerinden gelen eserler de müzede yer almaktadır. Müze, Denizli ili Pamukkale ilçesinde yer almaktadır




Tarihe Geçen Zaferin 102. Yılı: Sındırgı’nın Kurtuluş Bayramı!

 Sındırgı'nın Düşman İşgalinden Kurtuluşu Kutlu Olsun!


Sındırgı, düşman işgalinden kurtuluşunun yıl dönümünü büyük bir coşkuyla kutlamaya hazırlanıyor. 2 Eylül 2024 Pazartesi ve 3 Eylül 2024 Salı günlerinde düzenlenecek olan etkinliklerde, hem tarihi anılar tazelenecek hem de milli birlik ve beraberlik ruhu yeniden canlandırılacak.


2 Eylül 2024 Pazartesi:

12.00 - İbrahim Ethem Akıncı Kabri Ziyareti

12.30 - Makbule Efe Kabri Ziyareti

3 Eylül 2024 Salı:

10.45 - Çelenk Töreni (Hükümet Konağı)

10.55 - Kortej Yürüyüşü (Hükümet Konağı'ndan Cumhuriyet Meydanı'na)

11.00 - Kutlama Töreni (Cumhuriyet Meydanı)

Sındırgı'nın kurtuluşu anısına düzenlenen bu anlamlı etkinliklere tüm halkımız davetlidir. Bu önemli gün, tarihimize sahip çıkma ve milli değerlerimizi yaşatma adına bir kez daha hepimizi bir araya getiriyor.

Tüm hemşerilerimizi, bu özel günün coşkusuna ortak olmaya davet ediyoruz.